Denizde bir fırtına olmalı. Bu onları karaya sürükler, bilirsiniz. | Open Subtitles | من الارجح ان عاصفه في البحر تقودهم الي الارض ,كما تعلمين |
Albay Styles, böyle bir fırtına varken, bu mutlaka kötü birşey olmuş demek değildir. | Open Subtitles | كولونيل الانتظار فى عاصفه كهذه لا يعنى اى شىء |
Kasım başıydı... aynı şimdiki gibi... ve fırtına vardı... babam bu hanım evledı çocuğun bir şey öldürmesi konusunda son derece kararlıydı. | Open Subtitles | كان في بداية نوفمبر كما الآن وكانت هناك عاصفه قادمه |
Ve bu alay fırtınası sırasında, önerge unutulup gitmişti. | Open Subtitles | وفى عاصفه من المشاحنات تم الأقتراع على مذكرة سحب الثقه |
- Bunu buz fırtınası yapmış olamaz. - Kesinlikle. | Open Subtitles | من المستحيل أن تقوم عاصفه ثلجيه بفعل هذا مستحيل |
Böyle bir patlamanın yaratacağı şok dalgası o kadar büyük olacak ki Dünya'nın manyetik alanını parçalayacak ve jeomanyetik bir fırtınaya sebep olacak. | Open Subtitles | موجة الأهتزاز من نوعية سي إم إي و هي قويه جداً لتحطيم الحقل المغناطيسي مما يؤدي إلى عاصفه جيومغناطيسيه |
Bir asteroid fırtınasında vurulduk ve rotamızdan çıktık. | Open Subtitles | لقد أصبنا من قبل عاصفه نجميه وخرجنا عن المسار |
Ben-sanki... içimde hepsinden büyük bir fırtına kopuyor. | Open Subtitles | إننى أشعر بــ هناك عاصفه بداخلى تشعرنى بقوه أكثر من الإعصار |
Manş Denizinden bulutlar gelmekte fırtına ise İtalya istikametinde seyrediyor. | Open Subtitles | الكثير من الغيوم على القنال الانجليزي وهناك عاصفه تقترب من ايطاليا |
Her fırtına, beraberinde umudu da getirir... her nasılsa sabah ile beraber herşeyin yeniden temizlenmiş olma umudu, ve en başa bela lekeler bile ortadan kaybolmuş olacaktır, aynı onun masum olduğu konusundaki şüpheler gibi... veya yapmış olduğu hatanın sonuçları. | Open Subtitles | كـل عاصفه تأتي مع أمل أمل .. أنه بحلول الصباح |
Kuzeybatı yönünden fırtına... | Open Subtitles | نفجرهم نحن نتعقب عاصفه خطيره فوق الشمال الغربي |
Sahilin orda o büyük bir fırtına geliyor oraya doğru | Open Subtitles | هذا فى صعيد الساحل هناك عاصفه مهوله تَهُب الان |
fırtına yaklaşıyor.. ..uçağı piste çıkarmalıyız. | Open Subtitles | هناك عاصفه قادمه يجب أن تقلع هذه الطائره |
Pekâlâ, şimdi dışarıda şiddetli bir fırtına olduğunu hayal et. | Open Subtitles | انظر الى هذا حسنا,تخيل اذا أردت هناك عاصفه |
Kimse hikayeyi sallamıyor. fırtına yaklaşıyor çünkü. | Open Subtitles | لم يأخذ أحداً الطعم مع القصة لأنه توجد عاصفه قادمة |
Şiddetli bir elektrik fırtınası, o gece öfke ile kopuyormuş. | Open Subtitles | عاصفه رعديه جامحه كانت تدوي في تلك الليله |
Burada aniden kara bulutlar çoğalmaya başladı. Bir elektrik fırtınası* gibi görünüyor. Tamam. | Open Subtitles | إنها تظلم هنا و بسرعة تبدو مثل عاصفه إلكترونيه |
Her şeyi yok edecek ve dünyayı tamamen temizleyecek bir kum fırtınası yolladılar. | Open Subtitles | لذلك أرسل عاصفه رملية لتبيد كل ما علي وجه البسيطه |
Bir fırtınaya yakalandık ve güç kaybetmeye başladık. | Open Subtitles | أصبنا من قبل عاصفه ويدئنا بفقدان الطاقه |
Bu kar fırtınasında bütün yolu benimle olmak için yürüdün ... öyle değil mi Michael? | Open Subtitles | لقد قدمت إلى هنا وقدمت خلال عاصفه ثلجيه لتكون معي فقط... اليس كذلك يامايكل |
Bir manyetik fırtınada düştüm ve Sogo'ya götürüldüm. | Open Subtitles | لقد سقطت أثناء عاصفه مغناطيسيه سحبتنى الى سوجو |
Bir fırtınanın gelişi kokusundan nasıl anlaşılıyorsa ben de o gece olacağını anlamıştım. | Open Subtitles | استطعت ان اشمها وهي آتيه بنفس الطريقه التي تستطيع بها شم عاصفه رعديه |
Dün gece beş deniz mili civarında rüzgar vardı. | Open Subtitles | ليلة امس كانت عاصفه. سرعة المد كانت حوالى خمسه عقده. |
Marketten dönerken yağmur fırtınasına yakalandı. | Open Subtitles | لقد كانت فى طريق عودتها من السوق حين علقت فى عاصفه ممطرة |