"عالقين" - Translation from Arabic to Turkish

• mahsur
• sıkışmış
• sıkışıp
• sıkıştık
• kaldı
• kalmış
• tıkılı
• tıkılıp
• kısılıp
• kısıldık
• tutsak
• hapsolmuş
• hokkabazlar
• takılıp

Hayır, hayır, yanılıyorsun. Yanılıyorsun! Günlerce burada mahsur kaldık!
كلا أنت مخطىء كنا عالقين لأيام والعاصفة..

Teknolojinin uğramadığı bu topraklarda mahsur kaldık. Denedim.
الآن نحن عالقين في أرض نسيان التكنولوجيا

Onlar ruhu alanda sıkışmış Peki, o zaman onlar doğru, hayaletler?
حسناً ، إذا كانوا عالقين في عالم الأرواح فهذا يعني أنهم اشباح ، أليس كذلك ؟

Peki tüm bu insanlar bazı, gibi, hayalet gibi belirsizlik içinde sıkışmış?
إذاً كل هؤلاء الأشخاص عالقين في نفس دوامة الأشباح ؟

Dört binden fazla canlı zihin veri çekirdeğinde sıkışıp kaldı.
قاعدة البيانات أكثر من أربعة آلاف عقل حي عالقين داخلين

İki polis öldürüldü, ve biz de sakat olanla sıkıştık kaldık.
شرطيين تم قتلِهم , ونحن عالقين هنا مع أعرج

Seninle mahsur kaldığımız son kasırgayı hatırlıyor musun?
تتذكرين آخر مرة كنا فيها عالقين في إعصار؟

Yer altında mahsur kalmış madencilerin aynı odada uzun süre bir arada kalmak istemediği ortaya çıktı.
اتضح أن عمال المنجم والذين كانوا عالقين تحت الأرض مع بعضهم البعض لا يريدون البقاء مع بعضهم البعض في غرفة صغيرة

...anlaşılan madenciler mahsur kaldıklarında en çok annelerini özlemişti.
لكن من الواضح أن أكثر شي افتقدوه عندما كانوا عالقين تحت الأرض هو أمهاتهم

Yerçekimi kuyusuna sıkışmış maddedir. Kara deliğin kendisini göremezsin.
أي كان , إنهم عالقين في جاذبيته لايمكنك فعلياً , أن ترى الثقب بحد ذاته

Büyük ihtimalle binanın öteki tarafında sıkışmış kalmışlardır.
على الأرجح انهم عالقين في الجانب الآخر من المبنى

Hayır, binanın ikinci katında iki tane çalışan sıkışmış durumda.
لا، لا يزال هناك اثنين من الموظفين عالقين في الطابق الثاني.

Ama aslında, evlenene kadar bir bekleme salonuna sıkışıp kalırız.
لكن، حقاً، نحن عالقين في غرفة الإنتظار إلى أن نتزوج

Sonsuza dek buraya sıkışıp kaldık. Bu gözler asla Amerika'yı göremeyecek.
سنبقى عالقين هنا الى الأبد هذه العينين لن ترى أمريكا ابدا

Sanki biz bu balonlara sıkışıp kalmışız ve kimse patlatmak istemiyor.
وهذا يشبه أن نكون عالقين في فقاعات لا يريد لها أحد أن تنفجر

Biz onun evinde sıkıştık kaldık ve o da Malaika ile sıkışıp kalmış
نحن عالقين في منزله وهو عالق مع ماليكا

Demek bu 5 bin dandik fritöz elimizde kaldı.
إذاً نحن عالقين مع 5000 الاف آلة غير ذات نفع ؟

Sadece burada tıkılıp kalmış olmamız ve benim burada uzanmış olmam derin konulara girmemiz gerektiği anlamına gelmiyor.
إن كوننا عالقين هنا معاً وكوني مستلقياً، لا يكفيان كي تتعمّقي معي

Hey topal kıç, sayende bu aptal terapi gemisinde tıkılı kaldık.
بفضلك، نحن عالقين في قارب مخصص لعلاج صراعاتنا. أنا الشخص الممل؟

Bu Allah'ın belası gezegende tıkılıp kalmak zaten az olan iştahımı hepten götürdü.
بقاؤنا عالقين بهذا الكوكب قد أزاح ما تبقى من شهيتي

Araştırma teknesi bozuldu ve orada kısılıp kaldık. Ve aralıksız yağmur yağdı.
كان القارب مكسوراً وبقينا عالقين والسماء تمطر

Burada kapana kısıldık yani. Yemeğimiz de cephanemiz de çok az. Bunları önceden de yaşadık.
إذاً نحنُ عالقين هنا هناكَ بالكاد ما يكفي من الرصاص والطعام

Böyle bir yerde tutsak kalmaları haksızlık.
انه ليس من العدل انهم عالقين في مكان كهذا

Kuramsal olarak, askerler alanlar içine hapsolmuş olabilir.
طبقا للنظرية ، قد يكون الرجال ما زالوا عالقين في الحقل المغناطيسي

Daha "Çingeneler geldi" diyemeden her yanımızı koşturan çocuklar, havlayan köpekler ve hokkabazlar sardı.
قبل آن تقول خبث الغجر , كنا عالقين بالكلاب والقطط التي ازعجتها الأولاد بقسوه بقسوه

Artık buraya takılıp kalmak zorunda değiliz. İstediğimiz an uçağa binip gidebiliriz.
ليس علينا أن نظلّ عالقين يمكننا ركوب الطائرة و الرحيل متى أردنا