Biz Fransız ordusunu katletmek istemiyoruz. Biz sadece bir örnek vermek istiyoruz. | Open Subtitles | نحن لا نريد ان نذبح الجيش الفرنسي نحن نريد ان نقد عبرة |
Eyalet örnek teşkil etmesini istiyordu o yüzden idam cezasıyla karşı karşıyaydı. | Open Subtitles | و المحكمة أرادت أن تجعل منه عبرة و كان يواجه عقوبة الإعدام |
Hücreden sonra, onu ibret olarak kullanıyor; bir ay kamu hizmeti. | Open Subtitles | :بعد خروجه من السجن، جعل منه عبرة شهر من الخدمة الاجتماعية |
Onları iyice yükseğe asalım ki diğer Berberilere ibret olsunlar! | Open Subtitles | سنعلق اجسادهم عاليا ليكونوا عبرة لباقى المغاربة |
İbretlik bir şey yapılmalı. | Open Subtitles | أنت تلوي ذراعي بهذه الطريقة ولابد أن تكون عبرة لأمثالك |
Belki sizinle fazla yakınlaşmışımdır belki de birinizi ibret-i alem olsun diye cezalandırmalıyım böylece ilişkimizin sınırlarını yeniden belirlemiş olurum. Ne diyorsunuz? | Open Subtitles | ربما ينبغي عليّ أن أجعل إحداكنّ عبرة حتى تعرف كل منكنّ حدودها |
Acı içinde kıvrandıkları zaman geri kalanlar için çok daha iyi örnek oluyorlar. Buna katılmıyor musun? | Open Subtitles | سيكون عبرة لبقية العبيد عندما يتلوى من الألم ألا توافق على ذلك؟ |
Hepsini öldürecek, baştan aşağı yakacak başkalarına örnek olsun diye. | Open Subtitles | -سيقتلهم جميعًا سيحرق القرية بأكملها كي يجعل منهم عبرة للآخرين |
Bütün taraftarlarının önünde örnek olacak şekilde tutuklayın onu! | Open Subtitles | أريد أن أجعل منه عبرة أمام أتباعه. ما حدث ليلة أمس كان غاية في الحماقة. |
Böylece sende kasaba halkına örnek olabileceksin, şirin surat. | Open Subtitles | و انت ايضاً ممكن ان تكوني عبرة لرجال المدينة ايتها الجميلة |
Zaten buralı değilim bayım, haliyle bir örnek de olamam. | Open Subtitles | أنا لست من هذه المنطقة يا سيدي لا يمكن أن أكون عبرة |
Eyalet yetişkin gibi yargılayıp örnek olsun isteyebilir. | Open Subtitles | يمكن للولاية ان تحاكمه كبالغ و تحاول ان تجعله عبرة |
Sonra ibret olsun diye adada dolaştırırlar. Kocasını tanıyordum. Kocasını biliyordum. | Open Subtitles | ومن ثم سيطوفون به في ارجاء الجزيرة ليكون عبرة انا اعرف زوجك اعرف ما حل بزوجك |
Herkese ibret olsun diye... onları canlı canlı gömdüler. | Open Subtitles | لذا جعلوا منه عبرة هو و أخية دفنوهما وهما ما زالا يتنفسات |
Hem ittifak onu ibret için saklamak isteyebilir. | Open Subtitles | كما أني أعتقد أن التحالف يريدون جعل عبرة منها |
Halka ibret olsun diye sizi hapse veya bir çalışma kampına gönderecek. | Open Subtitles | سوف يجعلك عبرة بأرسالك الى السجن او الى العمل الزراعي |
Size cesedine dokunabileceğinizi söylemedim. Aslına bakarsan, onu burada bırakmamın bir sebebi var. İbret alınsın diye. | Open Subtitles | لم أعطكِ الإذن بنقل جثمانها، بالواقع تركتها هنا عبرة لمَن يعتبر. |
Bence Jonahı bulup onu tüm herkese ibretlik yapmalıyız. | Open Subtitles | اعتقد انه يجب علينا ان نجد جون ونضرب عبرة من امثاله. |
Bence Jonahı bulup onu tüm herkese ibretlik yapmalıyız. | Open Subtitles | اعتقد انه يجب علينا ان نجد جون ونضرب عبرة من امثاله. |
Belki sizinle fazla yakınlaşmışımdır belki de birinizi ibret-i alem olsun diye cezalandırmalıyım böylece ilişkimizin sınırlarını yeniden belirlemiş olurum. Ne diyorsunuz? | Open Subtitles | ربما ينبغي عليّ أن أجعل إحداكنّ عبرة حتى تعرف كل منكنّ حدودها |
Yakın zamanda birkaç hırsızlık olayı yaşadık ve patronum birisini emsal teşkil eder hâle getirmemi istedi. | Open Subtitles | واجهنا مشاكل مع حالات السرقة مؤخراً وقال مديري أن عليّ أن أجعل من شخص ما عبرة. |
-Sizi mi? -Evet. İstediğiniz bir örnekse.. | Open Subtitles | نعم يا سيدي إذا كنت تريد عبرة فأنت تحتاج إلى مثال واحد لا مائة |
Çocuklara, onun gibilerin hiçbir yere varamayacağını göstermek için. | Open Subtitles | ليكون عبرة لهؤلاء الفتية كيف سيكون مصيره فى المجهول |