Her yıl bir dizi aptal davranışta bulunan bir sürü insanı öldürüyorlar. | Open Subtitles | في كل سنة يقومون بقتل عدد من الناس قاموا ببضعة أمور خرقاء |
Bugün bir sürü yarışımız var. Fare polo, dal küre... | Open Subtitles | عندنا عدد من الفعاليات اليوم، مثل بولو الفئران ورمي الأغصان |
Örneğin, insan sayısının çok daha az olmasının gezegen için, Gaia için daha iyi olacağını düşünen bazı aşırı çevreciler var. | TED | وعلى سبيل المثال يوجد عدد من المتعصبين للبيئة يعتقدون أنه سيكون من الأفضل لكوكبنا، لو كان هنالك عدد سكان أقل بكثير. |
Ve programın en vurucu noktası birçok şey öğrenmiş olmamızdı. | TED | وما يميز هذا البرنامج هو أننا تعلمنا عدد من الأشياء. |
İsterseniz bunun nasıl faydalı bir şekilde çalıştığına dair birkaç örnek vereyim. | TED | دعونى أقدم لكم عدد من الأمثلة حول كيفية عمل ذلك بشكل إيجابى. |
WPR: Ama ölçeklendirilecek bir insan sayısı yoksa şu anda bu hesapları gözlemleyen kaç kişi çalışıyor ve yeterli sayıyı nasıl belirliyorsun? | TED | ليس هناك عدد من الناس قابل للقياس، لكن كم من الناس لديك حاليا يراقبون هذه الحسابات؟ وكيف تحدد ما هو كافٍ لاحتياجاتك؟ |
Bu da Guinness Rekorlar Kitabından gelmiş, beni tebrik ediyorlar... en fazla kişiyi vurup öldüren kadın FBI ajanı olduğum için. | Open Subtitles | هذه رسالة من كتاب غينيس للأرقام القياسية يهنءونني فيها على حصولي على لقب العميلة الفدرالية التي قتلت أكبر عدد من الناس |
Para verseydin, bu işi yapacak bir sürü doktor bulabilirdin. | Open Subtitles | كان يمكنك أن تدفع لأي عدد من الأطباء كي يعالجوك |
- Ayrıca bir sürü insanı çağırdım, hiçbiri kabul etmedi. | Open Subtitles | وطلبت من عدد من الأشخاص القدوم، و رفضوا عظيم شكراً |
Kısmen hayli ilerlemiş olduğu zaman, geç evrede fark edildiğinden ve çok genetik değişimi olduğu için çok saldırgan bir kanserdir. | TED | إنه سرطان شديد العدوانية، في جزء لأنه أكتشف في مراحل متأخرة جداً، عندما يكون متقدم جداً وهناك عدد من الطفرات الجينية. |
Her saniyeyi kullanıp ışık hızlı gemilerden mümkün olduğunca çok insan aktarmalıyız. | Open Subtitles | يجب ان نستغل كل ثانية لنجلب اي عدد من الاشخاص نستطيع احضاره |
birçok bitkiye bakmamızın bir diğer sebebi, en azından başında, şunu bulmak istedim: Aynı şeyi mi yapmak istiyorlar? | TED | والسبب الآخر للنظر إلى عدد من النباتات، على الأقل بشكل ابتدائي لأنني أردت معرفة هل تقوم هي بنفس الشيء؟ |
Eleştirel düşünmeye yaklaşımın farklı birçok yolu var fakat birçok sorununuzu çözmenizde yardımcı olabilecek 5 adımlı bir süreç mevcut. | TED | توجد طرق عديدة للوصول للتفكير النقدي. لكن هذه طريقة من 5 خطوات قد تساعدك في حل أي عدد من المشاكل. |
birkaç dakikada bir video duraklıyor ve öğrencilere soru soruluyor. | TED | كل عدد من الدقائق، يتوقف الفيديو ويُطرح سؤال على الطالب. |
Ben elek hakkında düşünüyorum, yani onun sürücü gücünü, şimdi nasıl olduğunu düşünüyorum. Bana kalırsa size bundan önce vermem gereken bazı ön bilgiler var. | TED | فكلما فكرت في الانسجام وبما يحفزه وكيفية حدوثه الآن أعتقد بأن هنالك عدد من الأسباب التي أود أن أعطيها لكم كخلفية. |
Bir kaç silahsız kargo gemisi, ama onlar da diğer görevlerdeler. | Open Subtitles | عدد من سفن الشحن غير المسلحة لكن هم في مهمات أخرى |
10 yıl önce şehirdeki en fazla cinayet çözen polislerden biriydin. | Open Subtitles | قبل عشر سنوات، كان سجلك حافلاً بأعلى عدد من القضايا المغلقة |
Biliyoruz ki, köpek balıkları harekete geçince, özellikle de saldırı için, çok çeşitli duyular kullanır, ancak görüş algısını hedeflerini belirlemek için kullanırlar, özellikle de saldırıdan önceki son birkaç metrede. | TED | نعلم أن سمك القرش يستخدم مجموعة من المستشعرات عندما تقاتل، خصوصًا للهجوم، ولكن مجسات النظر هي أحد التي يستخدمونها لتحديد الأهداف، وعلى وجه الخصوص في آخر عدد من الأمتار قبل الهجوم. |
Ufak bir yaşam formu uüretmek için kullanabileceğimiz minimum parça sayısı nedir? | TED | و تسائلنا ما هو أقل عدد من القطع لكي ننتج هذه اللعبة |
Peki ya orada kendini kaybeder ve bir grup adamla yatarsa? | Open Subtitles | ماذا لو ذهبت إلى هناك وأقامت علاقة مع عدد من الشبان؟ |
Bir tanesi için yarım düzine iş yerinden vaz geçiyor. | Open Subtitles | يعفيه هذا من عدد من الفوائد بدلا من واحدة فقط. |