Niçin onu beklerken kendime işkence ediyorum? | Open Subtitles | لماذا الإنتظار لم يعد مصدر عذاباً كما كان ؟ |
Bir düğüne yalnız gitmenin işkence olduğunu bilirsin. | Open Subtitles | كما تعلم ان الذهاب إلى الزفاف وحيداً يعتبر عذاباً |
Beni çok mutlu ettin. Ama önümüzdeki iki hafta tam bir işkence olacak. | Open Subtitles | جعلتِني في منتهى السعادة لكنْ سيكون الأسبوعان القادمان عذاباً |
Çimlerimi kazmasını izlemek işkenceydi. | Open Subtitles | لقد كان عذاباً رؤيته يحفر في عشبي. |
Bir işkenceydi. | Open Subtitles | كان عذاباً |
Bu böcekler işkence, ama bu dertlerinin en küçüğü. | Open Subtitles | ،ربما تكون الحشرات عذاباً لكنها أقل مخاوفهم |
Beni çok mutlu ettin. Ama önümüzdeki iki hafta tam bir işkence olacak. | Open Subtitles | جعلتِني في منتهى السعادة لكنْ سيكون الأسبوعان القادمان عذاباً |
Şu son 24 saat resmen işkence gibiydi. | Open Subtitles | كانت الـ 24 ساعة الماضية عذاباً. |
Burada geçirdiğim her saniye bir işkence gibi. | Open Subtitles | كل دقيقة أقضيها هنا تصير عذاباً |
Elin kolun bağlı olmak işkence gibiydi. | Open Subtitles | عدم قدرتنا على العمل كان عذاباً |
Öldüğüm zaman, Gardiyan sonsuza kadar işkence göreceğimi söyledi. | Open Subtitles | حينما أموت سيحرص (الصائن) على أنّ أعاني عذاباً أبدّ الدّهر. |
Aslında Crowley konumuz tam olarak bu. Kimse senin kadar büyük bir işkence görmeyecek. | Open Subtitles | في الواقع يا (كراولي) ، هذا هو بيت القصد لن يعرف أحد عذاباً أكثر منك |
Francis, bu yıl işkence gibiydi ve bu skandal yüzünden değil olanlara sensiz katlanmak zorunda olmam yüzünden. | Open Subtitles | يجب علي قولها (فرانسيس)، هذا العام كان عذاباً وليس بسبب الفضيحة |
Ayrılığımızın nasıl bir işkence olduğunu bilemezsin. | Open Subtitles | كان انفصالنا عذاباً مبرحاً. |