Arka bahçede karahindiba toplayarak saatler geçirebilmelerini seviyorum ve Şükran Günü yemeği için onları masanın ortasına güzelce yerleştirebilmelerini. | TED | واحب الطريقة التي يقطف بها الاطفال الهندباء من فناء المنزل .. ومن ثم يضعونها في طبق مرتب لأجل عشاء عيد الشكر |
Tekrar dost olduğunuza sevindim ki bu barda Şükran Günü yemeği yiyebiliyoruz. | Open Subtitles | أنا سعيدة لأنّكم عدتم أصدقاء لذا، سنتمكّن جميعاً من تناول عشاء عيد الشكر معاً في الحانة |
Geleneksel Van Der Woodsen Şükran Günü yemeği | Open Subtitles | عشاء عيد الشكر السنوي لعائله فان دير وودسن |
Dinle, eğer başka bir planın yoksa neden bize Şükran Günü yemeğine gelmiyorsun? | Open Subtitles | إستمع، إن لم يكن لديك أيّ خطط أخرى لم لا تأتِ إلى عشاء عيد الشكر في بيتي؟ |
O yüzden şimdi annen hiç yapılmayacak olan bir Şükran Günü yemeğine davetli! | Open Subtitles | و الآن أمك مدعوَّة إلى عشاء عيد الشكر هذا حتى لن يحدث |
Geçen seneki Şükran Günü yemeğini ben hazırladım ve pek iyi geçmedi. | Open Subtitles | قمت بتجهيز عشاء عيد الشكر العام الماضي، والأمور لم تسر على ما يرام. |
O kadar şeyden sonra, kendim Şükran yemeği olmak üzereydim. - Hayır, hayır. | Open Subtitles | وبعد كل هذا , كنت على وشك أن أكون عشاء عيد الشكر |
Şükran günü yemeğinde, onların canciğer kuzu sarması hallerini izlemek mide bulandırıcıydı. | Open Subtitles | لقد كان من المقزز رؤيتهم يتصادقون في عشاء عيد الشكر |
Şu an ailemle birlikte, Şükran Günü yemeğinin ortasındayım. | Open Subtitles | أأنتِ مجنونة؟ أنا بمنتصف عشاء عيد الشكر مع عائلتي.. |
Belki Şükran Günü yemeğinden sonra bizim için küçük bir gösteri yapabilir. | Open Subtitles | ربما تؤدى لنا عرضاً صغيراً بعد عشاء عيد الشكر |
Bu sene Şükran Günü yemeği yiyemedik zaten. | Open Subtitles | ونحن لم نتمكن من الحصول على عشاء عيد الشكر للعائلة هذه السنة |
Birazcık, ama daha önce hiç Şükran Günü yemeği yapmadım. | Open Subtitles | قليلاً, و لكنني لم أجهز عشاء عيد الشكر ابداً من قبل |
Hey... Üç hapishane kanadı için Şükran Günü yemeği hazırlardım. | Open Subtitles | طهوت عشاء عيد الشكر لثلاثة أحياء بأكملها |
Birkaç saat içinde dokuz kez Şükran Günü yemeği yemiş gibi uyanır. | Open Subtitles | سوف تستيقظ في غضون ساعات قليلة ستشعر كأنها حظت ب 9 وجبات عشاء عيد الشكر |
Benim de istediğim tek şey Şükran Günü yemeği pişrmekti senin depresyonun engel olana kadar. | Open Subtitles | هو طبخ عشاء عيد الشكر إلى ان ازمة كآبتك وقفت في طريقي |
Tamam şu an kesin olarak bildiğimiz tek şey babamla birlikte Şükran Günü yemeği yemeliyiz. | Open Subtitles | حسناً ,الشىء الوحيد الذي نعرفه بشكل مؤكد الآن أنه علينا أن نتناول عشاء عيد الشكر مع أبي |
Erken kalkıp Şükran Günü yemeğine yardım edeceğim. | Open Subtitles | يجب أن أستيقظ مبكرا لأساعد في عشاء عيد الشكر |
Peki burada kalıp, kapattıktan sonra Şükran Günü yemeğine kalmak ister misin? | Open Subtitles | اتريد البقاء وامضاء عشاء عيد الشكر بعد ان نغلق؟ |
Axl Şükran Günü yemeğine gelmeyi planlamıyormuş. | Open Subtitles | أكسل لم يكن ينتوي المجيء للبيت في عشاء عيد الشكر |
Sen nasıl istersen, fıstığım. Bu seneki Şükran Günü yemeğini ben yapıyorum. | Open Subtitles | سأقوم بطهي عشاء عيد الشكر لهذه السنة |
Onun yüzünden Şükran Günü yemeğini kaçırdın. | Open Subtitles | لقد جعلكَ تفوت عشاء عيد الشكر |
Annem derdi ki, Şükran günü yemeğinde insanları yamyamlar gibi çiğniyormuşum. | Open Subtitles | ما اعنيه , امي قالت بأني كنت معتاد على المضغ الكثير من الطعام مثل آكل اللحوم .في عشاء عيد الشكر |
Şükran Günü yemeğinin ortasında nalları dikerse? | Open Subtitles | وسقط فجأه في منتصف عشاء عيد الشكر ؟ |
Ekip için verdiğim Şükran Günü yemeğinden haberdar olduğunuzdan emin olmak istedim. | Open Subtitles | اذا , اردت ان اتأكد من انك تعلم بخصوص عشاء عيد الشكر الذي استضيفه للفرقه بعد الدوام |