| Her gün o acıyla yaşadım ben Dawson. Seni suçladım. | Open Subtitles | عشت مع الألم كل يوم في حياتي، وألومك على هذا |
| Hadi ama, tüm hayatım boyunca suçluluk hissi ve kendimden nefret ederek yaşadım. | Open Subtitles | هيا. لقد عشت مع هذا حياتي كلها. مع الشعور بالذنب ومع كره نفسي. |
| Olağanüstü kuşlar, hayvanlarla yaşadım. Küçük nehirlerimizde Güney Amerika timsahlarıyla beraber yüzdüm. | TED | لقد عشت مع طيور مذهلة، وحيوانات مذهلة لقد سبحت في أنهارنا الصغيرة مع تماسيحنا. |
| Sen de kızını uzaklara gönderip oğlun ve karınla Otel Cortez'de yaşadın. | Open Subtitles | اذن أنت أرسلت ابنتك بعيداً, لكنك عشت مع ابنك و زوجتك في الكورتيز |
| Babanı hiç tanımadın. Kuzey Philadelphia'da annenle yaşadın. | Open Subtitles | لمْ تلتقِ بوالدك أبدًا عشت مع والدتك في "فيلي الشمالية". |
| Kolejdeyken büyükannemle yaşayıp... | Open Subtitles | ماذا عن فصل الصيف عندما عشت مع جدتي خلال أيام الجامعة |
| Aslında çok eskiden bir çok sene Eskimo'larla yaşamıştım ve onlar yüzlerini karın içine daldırırlardı. | Open Subtitles | أتدرون، عشت مع الإسكيمو منذ سنوات عديدة، وكانوا يضعون وجوههم في الثلج |
| - Açığa çıkmasıyla yeteri kadar korkuyla yaşadım | Open Subtitles | لقد عشت مع خوفى من اكتشاف ذلك لمده طويله كافيه |
| Bundan gurur duymuyorum. Mutluluk verici değil ama birkaç kez kadınlarla yaşadım ve iki yılı bile bulmuyor. | Open Subtitles | أنا لست فخوراً بهذا أنا لست سعيداً بهذا و لكنني عشت مع نساء بضع مرات |
| Annem ve babam ben 3 yaşındayken ayrılmış. O ölene kadar büyük babamla yaşadım, sonra da okula gittim. | Open Subtitles | أمي و أبي أنفصلى عندما كنتُ ذي ثلاثة سنوات، عشت مع جدي حتى مات، |
| O kadını sevdim. O insanlarla aylarca birlikte yaşadım. | Open Subtitles | أنا أحببت تلك المرأة .. عشت مع هؤلاء الناس لأشهر |
| Hayır, hayır. Ben bu manyaklarla tımarhanede yaşadım. | Open Subtitles | لقد عشت مع اؤلئك المعتوهين بمستشفة المجانين |
| Yedi uzun seneden sonra çocuğumuzun ormanda öldüğünü bilmenin suçluluğu ile yaşadım ilk nefesini alamadan ilk gün doğumunu göremeden annesinin kalp atışını duyamadan... ..babasını gözlerine bakamadan gitmesinin suçluluğu. | Open Subtitles | طوال سبع سنوات عشت مع الذنب بتركي لابني الذي لم يولد مع الموتى فى هذه الغابة |
| Uzun süre, birinin kanı ellerimde yaşadım. Bunu istemezsin. | Open Subtitles | لقد عشت مع الدم لشخص ما على يدي لفترة طويلة. |
| İşte ben de oraya gidip bu adamlarla balina kamplarında yaşadım ve New York'taki Newark havaalanına yaptığım taksi yolculuğumdan başlayıp 7 buçuk gün sonra ikinci balinanın kesilmesine kadar yaşadığım her şeyi fotoğrafladım. | TED | لذلك ذهبت هناك و عشت مع هؤلاء الرجال هنا في مخيم صيد الحيتان، و قمت بتصوير التجربة كلها، بداية من ركوب سيارة الأجرة إلى مطار نيوارك في نيويورك، و انتهاء بذبح الحوت الثاني، بعد سبعة أيام ونصف. |
| Bununla uzun zamandır yaşadın. | Open Subtitles | لقد عشت مع الأمر لمدة طويلة جداً. |
| Bak, sen bütün hayatını bununla yaşadın. | Open Subtitles | اسمع، لقد عشت مع هذا حياتك كلها |
| O yüzden kaçıp ailenin nefret edeceğini bildiğin insanlarla yaşayıp, partiler yaptın. | Open Subtitles | لذا هربت فحسب عشت مع اصدقائك و احتفلت مع الشباب الذين كنت تعلمين ان والديك سيكرهونهما |
| - Orada öylece durup geçen aylar boyunca Mackenzielerle yaşayıp onlardan şu kifayetsiz James ve ahmak yavrusu Charles için destek sesleri yükseldiğini duymamış gibi davranma! | Open Subtitles | (وتدَّعي أنك عشت مع عشيرة (ماكينزي في هذه الشعور الفائتة ولم تسمعيهم السيد (ماكينزي) سيكون أحمق بالفعل |
| Aslında çok eskiden bir çok sene Eskimo'larla yaşamıştım ve onlar yüzlerini karın içine daldırırlardı. | Open Subtitles | .. اتعرف عشت مع شعب الاسكيمو عده سنوات .. وقد اعتادوا على دفن وجوههم في الثلج |