Eğer onların arasında on dakika daha kalmış olsaydım, ben de ölecektim. | Open Subtitles | لو بقيتُ مع تلك المجموعة عشرةَ دقائقَ أخرى، لكنتُ ضمن الموتى أيضاً. |
Saygısızlık etmek istemem Bayan Başkan ama son on iki saat içerisinde verdiğin bu ikinci gözdağı kalmayı daha çok istememe sebep oluyor. | Open Subtitles | مع فائقِ الاحترام سيّدتي العمدة، تهديدكِ لي مرّتين في الساعات الاثنتي عشرةَ الماضية، يدفعني أكثر للمكوث. |
Gerçekten yılda on asistan değiştiren ve çocuğunun telefonlarına bile çıkmayan birinin kısa Amerikan hikayelerini umursayacağını mı düşünüyorsun? | Open Subtitles | أتحسبُ حقاً أنّ من تبدّل عشرةَ مساعدين في العام ولا تردُّ مكالماتِ أطفالها الهاتفيّة قد تلقي بالاً إلى شكلِ القصّةِ القصيرةِ الأمريكية؟ |
Bir tekere zincirlenmiş şekilde on dört saat geçirdim. | Open Subtitles | أنا متعبٌ فقط إذ قضيتُ{\pos(194,215)} أربع عشرةَ ساعةً وأنا مربوطٌ بشاحنة |
Sana on gösteri vermek istiyorum. | Open Subtitles | أود منحكِ عشرةَ عروض. |