"عصارة" - Translation from Arabic to Turkish

    • özü
        
    • suyu
        
    • suyunu
        
    • Them
        
    • solak
        
    • presin
        
    • Meyve sıkacağı
        
    • floem
        
    Bu kır çiçeğinin özü bu kızgın akrepleri uysallaştırıyor. Open Subtitles عصارة تلك النبتة البريّة تجعل هذه العقارب الغاضبة مطيعة و حنونة
    Dolayısıyla bence, izleyip merak etmektense yapmak, deneyimlemek, katılmak, katlanmak yaşamın özünü bulup saatlerce ve günlerce bu özü kana kana içebilmemizin yolu. TED وقد اتضح لي أن هذا هو الفعل الصحيح، تعلمون جميعًا، لتخوض تجربة ولتلتحم معها و لتسعى إليها، بدلاً من مشاهدتها أو السؤال عنها، هناك حيث القيمة الحقيقية للحياة، عصارة ساعاتنا وأيامنا.
    Ben de sebzelerine gizlice biraz et suyu katıyorum. Open Subtitles لذلك عادة ما أدس بعضاً من عصارة اللحم في خضرواتها
    Hava güzel. Koltuklar sosisli sandviç suyu gibi kokmuyor. Open Subtitles يعمل المكيف والمقاعد ليس لها رائحة عصارة الهوت دوج
    Ağaç bitlerinin besi suyunu sindirip dışkılaması sonucu oluşur. Open Subtitles هذه عصارة تتحول إلى هذا الشكل حينما يتم تناولها وتستخرج من خلال حشرات المنّ
    Them Apples Applesauce sahibi iki kız ve etiketti kızlar Jessica Pearson ve Brooke Guminski. Open Subtitles شركة عصارة التفاع يديرها فتاتين على الملصق " جيسيكا بيرسون " و " بروك رومينسكي "
    Yetenekli bir solak bankadaki paradır. Open Subtitles عصارة وأيسر يعني نقود في المصرف
    Sarımsak presin var mı? Hayır. Open Subtitles هل لديك عصارة ثوم؟
    Peltzer Meyve sıkacağı biraz sorun yarattı. Open Subtitles مشكلة فظيعة مع عصارة بلتزر
    Çok eski bir ağaç özü. Open Subtitles هو في الواقع عصارة شجرة قديمة جدا.
    Evet ama bunlarda hâlâ bitki özü izleri var. Open Subtitles أجل، لكن هناك عصارة نبات متبقية في هذه.
    Ve kabak çiçeğinin özü yapış yapış tatlılık terimizle karışıyordu-- Open Subtitles وكانت عصارة أزهارها، حلاوتها اللزجة تختلط بعرقنا...
    Tatlım, tabağın dışında her yere köfte suyu döküyorsun. Open Subtitles عزيزي أنت تنشر عصارة كرات اللحم إلى كل مكان عدى طبقك
    -Söyle ona bana 57 gram Karbeyaz, 57 gram Böcek suyu ve bir orman ağaç istiyorum. Open Subtitles أونصتان من (بياض الثلج) وأونصتان عصارة (بيدو) ونفحة من الأشجار.
    Hey, Rog size meyve suyu diyetinde olduğundan bahsetti mi? Open Subtitles هل أخبركم (روج) أنه يستخدم عصارة العطر؟
    -Üzerindeki kanı ve çürüme suyunu temizlemek için steril suyla yıkadım. Bir bak. Kartvizit. Open Subtitles استخدمتُ المياه المعقمة لإزالة الدماء و عصارة الجسم المتحلل .
    Sadece 13 fasulyenin suyunu kullan. Open Subtitles "فقط تستعمل عصارة 13 حبة".
    Sadece 13 fasulyenin suyunu kullan. Open Subtitles "فقط تستعمل عصارة 13 حبة".
    Birisi Them Apples Applesauce bayanını öldürmüş. Open Subtitles شخص قتل سيدة عصارة التفاح
    Yetenkli bir solak iyi midir, efendim? Open Subtitles عصارة وأيسر جيد يا سيدي؟
    Nasıl sarımsak presin olmaz? Open Subtitles لا لماذا ليس لديك عصارة ثوم؟
    Bu arada o Meyve sıkacağı. Open Subtitles هذا هو عصارة.
    Yolculuğunun sona ermesiyle, floem sapı ağacın tabanında toplanmış ve sulu bir maddeye inceltilmiştir. TED وبنهاية رحلتها، تكون عصارة اللحاء قد تخففت إلى مادة مائية، تتجمع عند قاعدة الشجرة.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more