Baş Müfettiş, silâh alımıyla ilgili tüm sözleşmeleri inceleyecekmiş. | Open Subtitles | لقد بدأ المفتش العام تحقيق شامل حول عقود الأسلحة |
O modeller 20. yüzyıl trendlerine gelince yeteneklidir on yıllar boyunca. | TED | النماذج ماهرة عندما يتعلق الأمر بتوجهات القرن 20 على مدى عقود. |
Onlarca yıldır büyük bir çöküş içinde olan şehir dönüşüm geçirmişti. | Open Subtitles | لذلك المدينة التي كانت تعاني من انكماش لعدة عقود بدأت تتعافى |
Belki Usta zamanda geri gitti ve onlarca yıl boyunca burada yaşadı. | Open Subtitles | ربما يكون السيد قد عاد في الزمن وهو يعيش هنا منذ عقود |
Bunu kimse yapamaz. Nöbetleşe bile okusak bitiremeyiz, onlarca yıllık veri var. | Open Subtitles | لا أحد يمكنه ذلك، حتى لو عملنا بمناوبات إنها بيانات تغطي عقود |
tüm memurların neredeyse 3 ay sözleşmesi vardı. | Open Subtitles | تقريبا جميع المسؤولين لديهم عقود لمدة ثلاثة أشهر. |
Hatta senin başın için anlaşmalar yapan... ...adamlar var | Open Subtitles | أنا حتى أعرف بعض الرجال الذين لديهم عقود لجلب رأسك |
Hardison, hizmet sektöründeki her şirket gibi, özel hapishanelerin de devletle anlaşmaları vardır. | Open Subtitles | هاردسون ، السجون الخاصة لديها عقود مع المدينة مثل أي شركة تخدم المدينة |
TV sözleşmeleri, tribünlerde özel localar. | Open Subtitles | عقود التلفزة و الملصقات الكبيرة في الشوارع |
Noter Amyott'un sözleşmeleri... 1868'den 1892'ye. | Open Subtitles | هذا, يا سيمون, عقود كاتب العدل اموت من 1868 وحتى 1892 |
Bölgedeki bambu bitkileri, birkaç on yılda bir defa büyük miktarlarda meyve üretiyor. | TED | تُنتج نباتات الخيزران المحليّة كميّات كبيرة من الفواكه مرّة واحدة كل بضعة عقود. |
Bilinçliliğe sıkıca bağlanmadan bir tepki oluşturmak on yıllar, hatta daha fazla sürebilir. | Open Subtitles | وربما يستغرق عقود أو أكثر لخلق إستجابة قبل أن يستقر فى الشعور والوعى |
Birkaç on yıldır burada kalıyorum ama onlar yüzyıldan fazla süredir buradalar. | Open Subtitles | إنني أسكن هنا منذ بضعه عقود لكنهم هنا منذ أكثر من قرنٍ |
onlarca yıl ağır işte çalışmak ve üç kanser onu mutsuzluktan öldürmedi. | Open Subtitles | جيد منها عقود من العمل الوضيع ثلاثة سرطانات لم تجعله يموت تعيسا |
Yani on yıllar süren davalardan ve 140 yıllık deneyimden sonra, şimdi elimizde hâlâ bu var. | TED | وبعد عقود من الدعاوي القضائية وخبرة اصبح مداها اليوم 140 عاماً مازال لدينا مشكلة |
Burada çeşitli binalar, alışveriş merkezi ve park için dört sözleşmesi daha olduğu yazıyor. | Open Subtitles | يسرد هنا أنه حصل على أربعة عقود أخرى لمقاولات مباني إضافةً لمجمع تجاري ومنتزه |
Üzgünüm ama anlaşmalar var, yapmazsam tüm iş batacak. | Open Subtitles | آسف، ولكن لديّ عقود يجب أن أنهيها اليوم أو سيتداعى الاتفاق بأكمله |
Çünkü adam her işi kendi hallediyor petrol satıyor, gaz anlaşmaları yapıyor. | Open Subtitles | لإنه في الخارج هناك كل يوم بنفسه ، يبيع عقود النفط والغاز |
Janoth savaş kontratı skandalı diyor ya, bu işin kamuflajı. | Open Subtitles | حسنا جانوث يقول انها فضيحة حرب عقود, ولكن هذا ستارا, |
Şirketi birçok kimyasal tesisle sözleşme yapmış. | Open Subtitles | شركته لديها عقود مع العديد من المنشآت الكيميائية |
Ve insanların üniversite kontratları ve futbol biletleri ile rüşvet aldıkları ortaya çıkar. | Open Subtitles | و سيظهر كل شخص تمت رشوته للعلن بخصوص عقود الجامعة و تذاكر المُباريات. |
''Big Ag'' ve diğer mega mağazalarla olan sözleşmeler kapsamında çiftçilere ürünleri için makul fiyatlar teklif edilmiyor. | TED | بموجب عقود حصرية مع الغرف التجارية والمتاجر الكبرى، لا يتم عرض أسعار عادلة للمزارعين مقابل بضائعهم. |
Babamız herhangi bir anlaşma imzalamadan önce, size bir sürprizi var. | Open Subtitles | حسنا، قبل أبينا علامات أي عقود كان لديه مفاجأة بالنسبة لك |
Ama bu önemli. Muazzam savaş malzemesi anlaşması skandalındaki rüşvetçi. | Open Subtitles | ولكن الأمر هام,هناك فضيحة حرب عقود تهم الرجل الكبير ويريدك ان تتابعها, |
Bin yıldan beri var olan buzullar ve deniz buzları, artık birkaç on yıl içerisinde yok oluyor. | TED | الأنهار الجليدية والجليد البحري التي كانت معنا منذ الآلاف السنين تختفي الآن في غضون عقود. |