Doğamızın içsel yönü ise manevi bir mantığa sahiptir ve bu mantık genelde ters işler. | TED | الجانب الداخلي من طبيعتنا هو منطق أخلاقي وغالبا منطق عكسي. |
Bu, 2008 yılında Öneri 8'in geçmesinden sonra tamamem bir ters dönüştü. | TED | كان الأمر بمثابة تيار عكسي منذ تلك الليلة في ٢٠٠٨ حينما قبل اقتراح ٨. |
Benim aksime onlar korku ve saygı duymayacaklar. | Open Subtitles | على عكسي تماما, انهم لن ينظرون اليه بخوف او احترام. |
Şu açıdan bak: Özgür bir adamsın. Benim aksime. | Open Subtitles | انظر لها من هذه الناحية، أنت شخص حر على عكسي |
Evet, ayrıntılı listeyi çıkar ve geriye doğru incele. | Open Subtitles | أجل، قومي بإستعراضها أولا ثم قومي بالعمل بشكل عكسي |
Birçok kere, ne zaman mühim bir gerçeği insanlarla paylaşmaya kalkıp memnun olacaklarını sansam, tam tersi etki yaptı. | TED | مرة بعد أخرى، وكلما أردت تشارك بعض الحقائق الكبرى مع متلق يكون أكثر امتنانا، أحصل على رد فعل عكسي. |
CO: Zamanlama. Felaketzedelere yardım, özünde tersten bir siyasi kampanyadır. | TED | كايتريا أونيل: التوقيت. الإغاثة في حالات الكوارث هي في جوهرها حملة سياسية بشكل عكسي. |
...Zıt Flash'ın anneni öldürmesini engelledin sonra da hem annenin hem de babanın hayatta olduğu alternatif bir gerçeklikte yaşadın... | Open Subtitles | توقف عكسي فلاش من قتل أمك وعاش بعد ذلك في واقع بديل حيث كان كل من الوالدين على قيد الحياة؟ |
Ne yaptın, dünyayı dönüş yönünün aksine gidip zamanı geri mi aldın? | Open Subtitles | ماذا فعلت، قمت بتدوير الكرة الأرضية باتجاه عكسي على محورها؟ |
Rekabet baskısı sağlaklık-solaklık dağılımını ters yöne itti. | TED | والضغط التعاوني يدفع توزيع الاستخدام السائد لليد بشكل عكسي. |
Çok doğru. Ama eğer bir aptal tutarsan, her şeyi ters yapar. İşte bu kadar! | Open Subtitles | بالضبط، لكن إذا إستأجرت أبلهاً لينجز لك العمل فإنه سيفعله بشكل عكسي |
Akıntı bir engele takılıp ters akıntı oluşturana dek, güneye doğru gidiyor. | Open Subtitles | ويسافر الحالية الجنوب حتى يصطدم إعاقة، خلق تيار عكسي. |
Hiperaktif değilsen, ters etki yapıyor. | Open Subtitles | مفعوله يكون عكسي إن لم يكن متناوله مصاب بتشوش الانتباه |
Ne düºündügünü biIiyorum. K_BAR_yafetIerim ters degiI. | Open Subtitles | الآن , أعلم في ماذا تفكر و ملابسي لست مرتديها بشكل عكسي |
Çünkü benim aksime, sen gerçekten her şeyi önemsiyorsun. | Open Subtitles | لأنه ، على عكسي ، أنت تهتم فعلياً بشأن كل شيء |
- Çünkü, benim aksime, sen sevmek için yeterince zayıf ve yeterince güçlüsün. | Open Subtitles | لأنكي على عكسي أنتي ضعيفة بما فيه الكفاية و قوية بما فيه الكفاية لكي تحبي |
Ama benim aksime, Simon kızını bunu bilerek yetiştirdi. | Open Subtitles | لكن على عكسي سايمون ربى الفتاة التي تستحقها |
Solucan deliği zaman makinesi, geriye doğru da çalışır. | Open Subtitles | يمكن أن تعمل آلة الزمن الدودية بشكل عكسي أيضاً |
Şimdi, sizden gözlerinizi kapayıp derin bir nefes almanızı ve 100'den geriye saymanızı istiyorum. | Open Subtitles | أريد منكما أن تغمضا يعينكما وتتنفسا بعمق وتبدأ العد بشكل عكسي من المائة |
Hatta bu ilkelerin bazıları, istenenin tam tersi sonuçlara sahip ve bu esnada büyük ve gereksiz ızdıraplara neden oluyor. | TED | وبعض هذه السياسات، في الواقع، يكون لها تأثير عكسي وفي وقتنا الحالي، تسبب كمًا هائلاً وغير مستحق من الألم. |
Geleceğinizi etkiler, çünkü kendinize tersten bakmış olursunuz. | Open Subtitles | سيؤثر ذلك على مستقبلك لأنّك تنظر إلى نفسك بشكلٍ عكسي |
Zıt Flash'ın anneni öldürmesini mi engelledin? | Open Subtitles | هل توقفت عكسي فلاش من قتل أمك؟ |
Ne yaptın, dünyayı dönüş yönünün aksine gidip zamanı geri mi aldın? | Open Subtitles | حسناً. ماذا فعلت، قمت بتدوير الكرة الأرضية باتجاه عكسي على محورها؟ |