"علاقته مع" - Translation from Arabic to Turkish

• olan ilişkisi
• ile ilişkisi
• ile ilişkisini
• olan ilişkisini
• yla ilişkisi
• 'den ayrılıyor
• ile olan ilişkisine

Hemşireyle olan ilişkisi ortaya çıksaydı ki çıkması kaçınılmazdı tamamen batardı.
ان ظهر أمر علاقته مع الممرضة و هذا ما كان سيحدث, لكان غرق

İnsanlarla olan ilişkisi aynı bana benziyor.
فقط صادف أن علاقته مع الناس مشابهة لي.

Ama kahraman olmasına rağmen. Barthenoy'un dini yönü ve İsa ile ilişkisi henüz ortaya çıkmamıştı.
بالرغم أنه كان بطلاً بارثنوي لم يصفّي نفسه روحانياً ولا علاقته مع المسيح

Adamın Seo Hye Ju ile ilişkisini öğrenmezsen başka bir vurgun bulmalısın.
ان لم تستطيعي اكتشاف علاقته مع سيو هي جو

Kasabadakilerle olan ilişkisini tarif eder misiniz?
وكيف كانت علاقته مع سكان المدينة

Cynthia'yla ilişkisi olduğunu doğrulamakla işe başlayalım.
" لنبدأ بتأكيد علاقته مع " سينثيا

Todd bugün Chloe'den ayrılıyor.
تود سينهي علاقته مع كلوي اليوم

Leonard'ın Penny ile olan ilişkisine çok fazla takıldığını fark ettim de.
لاحظت لينورد يضايق كثيراً عن علاقته مع بيني

Reina ile olan ilişkisi sayesinde, Yargıç Mullen kendisini değerli hissediyor.
بحُكم علاقته مع ‫(‬رينا‫)‬، أصبح القاضي ‫(‬مولن‫)‬ يشعر ببعض الإحترام‫. ‬

Bay Lockerby ile olan ilişkisi hakkında bir şeyler çağrıştırıp çağrıştırmayacağını merak ediyorum.
أنا كنتُ أتسائل أو أقترح أي شيء حول علاقته مع السيد (لوكيربي)

- Hannah' la olan ilişkisi nedir?
ماذا بشأن علاقته مع هانا؟

James Gordon ile ilgili en ilginç şeylerden biri de Bruce Wayne ile olan ilişkisi.
واحدة من الأشياء الأكثر إثارة للاهتمام (عن (جايمس جوردون (هي علاقته مع (بروس واين

- Doktor Allerdyce'la olan ilişkisi hakkında yalan söylediğini düşünüyorum.
أعتقد أنه يكذب حيال علاقته مع الدكتورة (أليردايس)

Bay Palmer da Veronica ile ilişkisi hakkında düşünmüştü.
السيد . بالمر كان يفكر أيضاً في علاقته مع فيرونيكا

Tina ile ilişkisi yüzünden tehdit ediliyormuş kimi davranıyordu.
والذي تصرف وكأنه تعرض للتهديد من قبل بشأن علاقته مع (تينا)

Evelyn Biscuit ile ilişkisini kıskandığı için.
اوه، لانه كان يغار من علاقته مع ايفيلين بيسكت

Bu arada Velutha, Ammu ile ilişkisini ve ikizlerle arkadaşlığını, sadece aileleri için çalışmasıyla değil, aynı zamanda Indira Ghandi’nin “Yeşil Devrim”ine karşı tomurcuklanan komünist karşıtı harekete üyeliği sayesinde dengeledi. 1960'larda yanıltıcı ismiyle “Yeşil Devrim”, Hindistan'ı nehir setleri, kimyasal gübreler ve böcek ilaçları ile tanıştırdı.
في الوقت نفسه، يوازن فيلوثا علاقته مع آمو وصداقته مع التوأم، ليس فقط مع وظيفته لعائلته، ولكن أيضًا مع عضويته في حركة شيوعية مناهضة لما يسمى "الثورة الخضراء" لإنديرا غاندي. في ستينيات القرن الماضي، أدخلت "الثورة الخضراء" المضللة الأسمدة الكيماوية والمبيدات الحشرية وسدود الأنهار إلى الهند.

Belki de Beth ile ilişkisini sağlamlaştırmak için Connor'ı o kaçırdı.
ربما خطفه لتعزيز علاقته مع (بيث).

Roman kesinlikle o kızla olan ilişkisini ortaya çıkardığım için misilleme yapıyor.
(رومان) على ما يبدو يريد الثأر مني لكشفي علاقته مع الفتاة البشرية

Michael'ın Gob ile arasında gerginlik çıkarken Lucille, Oscar'la olan ilişkisini bitirme niyetindeydi.
كما أحبط (مايكل) من علاقته مع (غوب) حاولت (لوسيل) ان تنهي علاقتها مع (أوسكار)

Cesedi de Matt'in garajına bıraktım çünkü Ann'le olan ilişkisini biliyordum.
لقد قمتُ برمي الجثة بمرآب (مات) , لأنني علمتُ (بأنه سيتم اكتشاف علاقته مع (آن

Quayle en başından beri Geronimo'yla ilişkisi hakkında bize yalan söylüyordu.
كويل كذب علينا منـُـذ البداية حول علاقته مع (جيرونيمو).. ؟

Luke, Julie'den ayrılıyor. Biz gidiyoruz.
. ‏(لوك) سيقطع علاقته مع (جولى) عندما نذهب

Desteksiz sallamak olacak ama köpeği Bay Bumpkins ile olan ilişkisine bakılırsa kız arkadaşı olmadığını düşünüyorum.
لمْ يتزوج قط ... -سآخذ تخميناً كبيراً هنا وأقول : بالإعتبار من علاقته مع كلبه، السيّد (بوبكينز)،