| Ne taşın ne de notun üzerinde bir parmak izi bulunuyor. | Open Subtitles | حسنا ، ليس هناك علامات . على الصخرة و لا الورقة |
| Vücutlarında ne bir şiddet nede bir zorlama izi var. | Open Subtitles | لا توجد علامات عنف على الجثة ولا علامات على الاكراه |
| Kasılma ya da tetanoz belirtisi görmüyorum. | Open Subtitles | اني لا أرى أية علامات على تشنج مزماري أو كزازي |
| Boğuşma belirtisi var. Parmak izi var mı bakayım. | Open Subtitles | علامات على المقاومة، سوف أمسح لوجود البصمات |
| Bak, vücudumda hiçbir iz ya da işaret yok. | Open Subtitles | أنظروا: لا يوجد أي آثار أو علامات على جسدي |
| İlk etapta kalp krizi gibi görünür ama birkaç gün içerisinde, vücudunda belirtileri görülür. | Open Subtitles | قدتبدوكجلطةفيالبداية, لكن بعد بضعة أيام ستظهر علامات على جسده. |
| Kurbanda tırmalama ve aşınma bulgusu yok. | Open Subtitles | لا علامات على التمزيق و التآكل في الضحية. |
| Kurbanda fazla parmakları da içeren doğuştan gelen fiziksel bozukluk izleri var. | Open Subtitles | للضحيّة علامات على خلل جسدي منذ الولادة, يتضمّن 4 أصابع زائدة. |
| Dinleyin. Özellikle dolaptaki yiyeceklerimi işaretledim, etiketlere saygınız olsun. | Open Subtitles | أسمعوا، لقد قمتُ بوضع علامات على طعامي الموجود في الثلاجة |
| İşte bu yüzden senin o kara götünü Süvari Birliği'nden arkandaki sarı çizgiyle birlikte attılar. | Open Subtitles | و لهذا كانو يريدون طردك من سلاح الفرسان مع علامات على ظهرك |
| Gördüğünüz gibi, kas bozulmasına dair bir işaret yok. | Open Subtitles | كما تعلمون لم تكن هناك أي علامات على تدهور العضلات |
| Zorla girilme izi yok, belki katili kendi içeri almıştır. | Open Subtitles | ،لا يوجد علامات على اقتحام لذا ربما سمح لقاتله بالدخول |
| Onun ne vücudunda bir şırınga izi, ne de sindirim izi var. | Open Subtitles | لم يكن هناك شيء هناك. لم تكن هناك حقن علامات على جسدها، ولا توجد مؤشرات على الابتلاع. |
| Hırsızlık ve cinsel saldırı izi yok. | Open Subtitles | لا علامات على اعتداء جنسي ولا اثار على السرقة |
| Maküler bozulma veya optik sinir yangısı belirtisi yok. | Open Subtitles | لا علامات على التنكس البقعي أو التهاب العصب البصري |
| Geçmiş travma ya da cinsel hastalık belirtisi yok. - Böbrek kanseri. | Open Subtitles | ولا علامات على أي صدمة أو مرض منتقل جنسياً |
| Troponin takibi yaptık. Miyokardiyal iskemi belirtisi yok. | Open Subtitles | وقد فحصنا مستوى التروبونين لا علامات على الاحتشاء القلبي |
| Önce gülüyorduk, sonra benden öyle hızlı kaçtı ki yolda iz bıraktı. Ciddiyim. Gösterebilirim. | Open Subtitles | ثم يرحل بسرعة فائقة، حتى أنه ترك علامات على الأرض |
| Çocuklardan birinin cam esiginde biz iz vardi. | Open Subtitles | كان هناك علامات على النافذة في أحد منازل الأطفال |
| Alnındaki gerginlik, hızlı kırpılan gözler, bunlar hakiki endişe belirtileri. | Open Subtitles | الخطوط فى جبهته عيناه المندفعتان، علامات على الاهتمام |
| Ventriküler fibrilasyona girmiş erkek hasta ama kalp hastalığı bulgusu ya da başka hastalık bulgusu görünmüyor. | Open Subtitles | مريض ذكر اصيب بتسارع نبض و لكن لا تظهر لديه اي علامات على مرض القلب |
| Orta ve iç kulakta sürtünme izleri var. | Open Subtitles | يوجد كشط داخل الجمجمة و علامات على الوجه الداخلي للباريتال و الأوكسيبتال |
| Fabrikanın etrafındaki tüm kameraları işaretledim. | Open Subtitles | لقد وضعت علامات على جميع كاميرات المراقبة القريبة من هنا |
| John Ruth gerçekten arkasında sarı çizgiyle Süvari Birliği'nden kovulmuş bir zencinin Amerika Birleşik Devletleri Başkanı ile arkadaş olduğunu mu düşünüyorsuı? | Open Subtitles | جون روث هل تعتقد أن زنجياً خرج من سلاح الفرسان مع علامات على ظهره |
| Pilot, problem yaşadıklarına dair bir işaret vermiş mi? | Open Subtitles | هل أبدى الطيار أي علامات على أنهم يواجهون مشكلة؟ |
| İşaretleri aylardır görülüyordu. Bir aptal bile görürdü. | Open Subtitles | .هناك وقت حيث تظهر علامات على السوق حتى الأحمق كان ليتوقع حدوث الأمر |