"على أعتاب" - Translation from Arabic to Turkish

    • eşiğinde
        
    • eşiğindeyiz
        
    • eşiğindeyken
        
    • kapıma
        
    • basamaklarında
        
    Bazı oluşumlar, insan görünürlüğünün eşiğinde. TED بعض التشكيلات تكاد تكون على أعتاب الرؤية البشرية.
    Düşman kapınızın eşiğinde. Vekilharc olarak şehrin müdafaası sizin öncelikli vazifeniz. Open Subtitles العدو على أعتاب أبوابك كمشرف فإن معك التكليف
    Bilgisayarların içerisinde dünyaları yaratmanın eşiğindeyiz canlı varlıklar ile doldurmak üzereyiz ve onların Tanrı'ları olmak üzereyiz. Open Subtitles نحن على أعتاب خلق .. عوالم داخل الحواسيب فنملأها بكائنات حساسة و تصبح هذه الحواسيب آلهتهم
    Savaşın eşiğindeyiz Lordum. En iyi savaşçılarınıza ihtiyacınız olacak. Open Subtitles مولاي، نحن على أعتاب الحرب، سوف تحتاج أفضل محاربينك
    Ölümün eşiğindeyken o soruyu sormamam gerekiyordu. Open Subtitles كلا، إنني اقصد الكون على أعتاب الموت ليس وقتاً مناسباً لطرح الأسئلة
    Ama sonra, görünüşe göre tüm tarihlerini zirveye çıkaracak çok büyük bir başarının eşiğindeyken bu mükemmel ırk bir gecede yok olmuş. Open Subtitles ولكن بعدها، حينما كانوا فيما يبدو على أعتاب إنجاز كبير كان له أن يتوج تاريخهم بأسره قضى ذلك الجنس الأسطوري في ليلة واحدة
    Beş yıl sonra birden kapıma gelip, bana zarar vermek istemediğini söyledi. Open Subtitles بعد خمس سنواتٍ لاحقاً، يظهر على أعتاب منزلي، يُخبرني مُجدّداً كيف أنّه لا يُريد أن يؤذيني.
    (Kahkahalar) Capitol basamaklarında bayrakları yakarak bu yasayı protesto ettiğimiz için kendimi Yüksek Mahkeme davasının içinde buldum. TED (ضحك) أصبحت جزء من قضية في المحكمة العليا حيث خرقت القانون مع آخرين. من خلال حرق الأعلام على أعتاب الكونغرس.
    Savaşın ardından, topraklar ve okullar yağmalanıyor, yasalar dini yasaklıyordu; yerlileri yok olmanın eşiğinde gören antropologlar da kutsal nesneleri topluyorlardı. TED في أعقاب الحرب، والأراضى المسروقة، والمدارس الداخلية، وقوانين حظر الدين، علماء الآثار جمعوا الأشياء المقدسة معتقدين أن الشعوب الأصلية على أعتاب الانقراض.
    Doktor, karım ölüm eşiğinde. Open Subtitles أيها الطبيب، إنها على أعتاب الموت
    Tarihin eşiğinde durduğum ana kadar bekledin. Open Subtitles تنتظر حتى أقف على أعتاب التاريخ
    Bugün buradasınız çünkü bilim sarsıcı bir keşfin eşiğinde başka birini nasıl ve neden çekici bulduğumuza ilişkin bir keşfin. Open Subtitles أنتم تجتمعون هنا اليوم لأنّ العلم على أعتاب اكتشاف مُذهل... اكتشاف حول كيف ولماذا
    Şimdi ölümün eşiğinde. Open Subtitles والآن على أعتاب الموت
    Bugün hep birlikte, hem Birleşmiş Milletlerin hem de insanlığın tarihinde gerçekleşen büyük bir gelişmenin eşiğindeyiz. Open Subtitles اليوم نجد أنفسنا على أعتاب الحدث الكبير. كلا وجود الأمم المتحدة وفي الإنسانية.
    Kazanamayacağımız bir savaşın eşiğindeyiz. Ve bunu durdurabilmek için tek yapabildiğim şeyse bir çocuğu tehlikeye göndermek. Open Subtitles نحن على أعتاب حرب لايمكننا النصر بها، وجل مايمكنني فعله لأوقف ذلك ألا وهو تعريض الفتيان للخطر
    - Uhtred Coccham'a dönecek. Savaşın eşiğindeyiz Lordum. En iyi savaşçılarınıza ihtiyacınız olacak. Open Subtitles مولاي، نحن على أعتاب الحرب، سوف تحتاج أفضل محاربينك
    Savaşın eşiğindeyken general kız mı çağırıyor? Open Subtitles الجنرال يطلب فتاة على أعتاب حرب؟
    ..kapıma bir notla paket bırakmıştı. Open Subtitles لقد ترك طردًا على أعتاب منزلي به رسالة
    Ve her gün onlarcası kapıma geliyor. Open Subtitles و يصلون على أعتاب منزلي كل يوم بالعشرات
    Yani, 2009'un ilk günlerinde, öngörülü bir başkan Amerikan Kongre Binası'nın basamaklarında durup, "Eski nefretlerin bir gün geçeceğine, kabilelere ait çizgilerin bir gün yok olacağına, ve dünya küçüldükçe, ortak insanlığımızın kendisini göstereceğine inanmaktan başka bir şey yapamıyorum." TED لذلك ، في بدايات عام 2009 ، رئيسٌ ذو رؤيا ثاقبة وقف على أعتاب الكونغرس الأمريكي وقال : " لا يسعنا الا ان نؤمن بأن الكره القديم يجب أن يزول يوماً ، وأن الفواصل القبلية يجب أن تختفي ، فكلما كبُر العالم كقريةٍ صغيرة ، ستظهر طبيعتنا الإنسانية المشتركة "

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more