| En azından, bu konuda dürüst olabilirdin. | Open Subtitles | على الأقل أنتَ لم تكن صريح بخُصوص شيء واحد. |
| Neyse En azından onu sevdiğimi unutmamışsın. | Open Subtitles | حسناً، على الأقل أنتَ قد تذكرتَ أننى أحبها.. |
| Yanılıyorsun. O ada seni gerçekten değiştirdi. En azından artık dürüstsün. | Open Subtitles | , أنتَ مخطئ , تلكَ الجزيرة غيّرتكَ على الأقل أنتَ الآن صادق |
| En azından Mahkûm Rehabilitasyon Merkezi'nde kalıyorsun. | Open Subtitles | على الأقل أنتَ في منتصف الطريق لمنزلك |
| En azından uyurgezer değilsin. | Open Subtitles | على الأقل أنتَ لا تسير وأنتَ نائم |
| En azından uykunda yürümüyorsun | Open Subtitles | على الأقل أنتَ لا تسير وأنتَ نائم |
| En azından kimi arayacağını biliyorsun. | Open Subtitles | على الأقل أنتَ تعلم بمن تتصل, صحيح؟ |
| En azından sen saygınlığını koruyorsun. | Open Subtitles | على الأقل أنتَ تتشبث بتقديرك لنفسك |
| En azından incinmedin. | Open Subtitles | على الأقل أنتَ لم تقتل |
| En azından deforme değilsiniz. | Open Subtitles | على الأقل أنتَ لست مشوّه. |
| Kimseyi incitmek istemiyorum, Hal, En azından seni, Ben'i ya da Matt'i. | Open Subtitles | لا أريد أن أؤذي أحد يا (هال)، على الأقل أنتَ أو (بِن) أو (مات). |
| En azından sen dövüşebiliyorsun. Ezekiel takımını sattı. | Open Subtitles | رغم ذلك، على الأقل أنتَ تستطيع القَتال، أمَّـا (إيزيكِل) فقَد هَرب تارِكاً فَريقه. |
| En azından kibarca istiyorsun. | Open Subtitles | على الأقل أنتَ تسألْ |
| Senin Jake'in var En azından. | Open Subtitles | على الأقل أنتَ تملك (جايك) |