Facebook'ta insanları arkadaşlıktan çıkarıyoruz ve insanları veya grupları kötü gösteren ya da ayrımcı insanlarla karşılaştığımızda fikirlerini gözden geçirmek konusunda onlarla konuşmak için ısrar etmiyoruz. | TED | ونلغي صداقتنا مع الأشخاص على فيسبوك، وعندما نقابل أشخاصًا يمارسون التمييز أو يشيطنون الأفراد أو المجموعات، نحن لا نصرّ على التحدث معهم للاعتراض على آرائهم ومناقشتها. |
özür dilerim Bay Thomas. Sizinle konuşmak için ısrar ediyor. | Open Subtitles | أنا آسفة يا سيد توماس إنه مصر على التحدث إليك , لا يمكننى التخلّص منه |
Evet, iyi. Bugün benimle konuştuğun için sağ ol. Önemli değil. | Open Subtitles | جيد شكراَ على التحدث معي مؤخراَ أعني أنه جبان |
Beni konuşturmak istiyorsan yanlış taktik kullanıyorsun, birader. | Open Subtitles | ؟ إن كنت تحاول إرغامي على التحدث انت تستعمل الأسلوب الخاطىء , يا أخي |
Bizimle konuştuğunuz için teşekkür ederiz. | Open Subtitles | شكرا جزيلا لكى على التحدث معنا |
Dün burada çalışan herkesle konuşmamız gerek. | Open Subtitles | نحن بحاجة ستعمل على التحدث مع الجميع الذين عملوا هنا أمس. |
Yarın, sizinle konuşacağım birkaç şey var. | Open Subtitles | لذا غداً سأكون قادراً على التحدث لكم بشأن بعض الأمور |
Ne yazık ki, tüm dini liderler bizimle konuşmayı kabul etmedi. | TED | للأسف، لم يوافق كل الزعماء الدينيين على التحدث معنا. |
Benin arkamdan annemle benim hakkımda konuşmaya nasıl cüret edersin! | Open Subtitles | كيف تجرئـين على التحدث مع أمي عنـيّ من وراء ظهري |
Arkadaşsak her konu hakkında konuşabilmeliyiz. | Open Subtitles | إذا نحن أصدقاء، ينبغي أن نكون قادرا على التحدث عن أي شيء. |
En iyi arkadaşımla yeniden konuşabilmeliyim. | Open Subtitles | أريد أن اكون قادرة على التحدث إلى صديقي المفضل |
Çünkü, herif şu an yanımda ve seninle konuşmak için ısrar ediyor. | Open Subtitles | لأنني واقف مع الرجل الآن و هو مصر على التحدث لك |
Bu kız seninle konuşmak için ısrar ediyor. | Open Subtitles | لديّ تلك الفتاة التي لا تنفك تصر على التحدث إليكِ. |
Anna ile o sabah, Kafenin önünde karşılaştık benimle konuşmak için ısrar etti Göl kenarında birkez daha,- | Open Subtitles | ذلك الصباح ، عندما قابلتها خارج المقهى (آنـا) أصرّت على التحدث معي مرة أخرى |
Jasper'la konuşmak için çok ısrar etti. | Open Subtitles | "لقد أصرت على التحدث مع "جاسبر |
Benimle konuştuğun için çok teşekkür ederim. Seni tekrar görmek için gelmeye çalışacağım tamam mı? | Open Subtitles | شكراً جزيلا على التحدث معي، سأحاول العودة لرؤيتكِ مجدداً، إتفقنا؟ |
Benimle konuştuğun için teşekkür ederim. | Open Subtitles | شكراً على التحدث معي |
Kendell, teşekkürler, adamım. Bizimle konuştuğun için çok sağol. | Open Subtitles | كيندل), شكراً يارجل, نشكرك) على التحدث إلينا |
Birini konuşturmak çocuk oyuncağı. | Open Subtitles | أن تُجبر أحدُ على التحدث هي لُعب الأطفال |
Ve sizi konuşturmak için, elektrik verilen bir yerden bahsediyorum. | Open Subtitles | .... حيثُ سيضعون أسلاك كهربائية على خصيتيكـ و يجبرونكـ على التحدث |
Benimle konuştuğunuz için teşekkürler. | Open Subtitles | أشكرك على التحدث إليّ |
Bay Pierce, benimle konuştuğunuz için teşekkürler. | Open Subtitles | سيد ( بيريس ) شكراً على التحدث معى |
Bu davada tetiği çekmeden önce konuşmamız konusunda anlaşmıştık. | Open Subtitles | اعتقد اننا اتفقنا على التحدث قبل الضغط على الزناد في هذا الشأن. |
Seninle bir sefer daha mı konuşacağım? | Open Subtitles | لذلك، أنا ستعمل الحصول على التحدث إليك مرة أخرى؟ |
Dava hakkında konuşmayı kabul ettiğiniz için teşekkür ederim. | Open Subtitles | شكراً على موافقتك على التحدث معي بشأن القضية. |
Benim hakkımda bu şekilde konuşmaya nasıl cüret edersin? | Open Subtitles | كيف تجرؤ على التحدث معى بهذا الشكل؟ لا تخبر أحداً على الإطلاق |
- konuşabilmeliyiz. | Open Subtitles | نحن يجب قادرا على التحدث عن هذه الأمور. |
Ben seninle Wyatt hakkında konuşabilmeliyim sen de benimle çıktığın kişiyle ilgili rahatça muhabbet edebilmelisin. | Open Subtitles | وأنت عليك أن تكون قادراً على التحدث إلي بشأن أيا كان التي تواعدها |