Ama unutmayın, kazandığım para yalnızca şahane yaşam tarzımı karşılamıyor, aynı zamanda çok pahalı avukatları da hizmetimde tutuyor. | Open Subtitles | لا أصرفه فقط على الحياة الرائعة التي لدي و لكنه يبقي بعض المحامين المكلفين للغاية على بعد اتصال واحد |
Hala güzel bir işim var anneannenin yaşam koçluğu işi yeniden başlayacak. | Open Subtitles | مازال لدي وظيفة جيدة, وعمل جدّتكِ في التدريب على الحياة بدأ يثمر. |
- Hayat hiç umurunda değil, ve o tam benim ihtiyacım olan şey. | Open Subtitles | أركضي - " أستولاء على الحياة من خلال أذناه السخيفتان"- " وهذا ماأحتاجه" |
- Hayat büyük olmalı, uzun değil. | Open Subtitles | على الحياة أن تكون كبيرة لا أن تكون طويلة يا عمّي |
Hayatla beslenir fakat geriye bir hayat vermez. | Open Subtitles | وقالت إنها تتغذى على الحياة ولكن ليس على استعداد ل تعطي الحياة في المقابل. |
Eğer affetmeye karar vermeseydim şu anda olduğum bir hayata sahip olamazdım. | Open Subtitles | ولو لم أقرر المسامحة، فلم أكن لأحصل على الحياة التي أملكها الآن. |
- Eğer bu küçük şeytanla pazarlığımızı bitirdiysek, şimdi içeri dönmek ve eskiden sahip olmaya alıştığım hayat için gözyaşı dökmek istiyorum. | Open Subtitles | وصفقتنا الصغيرة لن تجعلني أعود للداخل وأبكي على الحياة التي اعتدت عليها |
Ben kavga ettiklerini görünce, hayatta ilerleyen ve kimsenin onu ezip elindekini almasına izin vermeyen güzel bir enerji görüyorum. | Open Subtitles | لا, ولكن حينما أراهم يتشاجرون أرى طاقة جميلة في الإقدام على الحياة وعدم السماح لأي أحد بالوقوف في طريق مايريدون |
Okyanuslarda bile, daha iyi bir yaşam uğruna hayvanların da hayatını etkileyebilecek çok miktarda ışık yaratıyoruz. | TED | حتى في المحيطات ، نحن نخلق الكثير من الضوء والذي يمكن ان يؤثر على الحياة الحيوانية فقط من اجل ان نزيد فحسب من رفاهيتنا |
Vahşi yaşam belli bir sayıda ve yapıda tutuluyor. | TED | يتم الحفاظ على الحياة البرية إلى حدود نسبة سكان وبنية معينتين. |
Suyun kayalarla temas halinde olması yaşam için gerekli olan kimyasal enerjiyi ve kimyasal bileşikleri sağlayabilir. | TED | وهذا ظرف يمكن أن يوفر الطاقة الكيميائية والمكونات الكيميائية المطلوبة للمحافظة على الحياة |
- Hayat sigortası, emeklilik maaşı.. | Open Subtitles | التأمين على الحياة ، راتب التقاعد ؟ |
- Hayat sigortası. | Open Subtitles | تأمين على الحياة. |
- Hayat sigortası. | Open Subtitles | تأمين على الحياة. |
Ve şimdiye kadar içerisinde bir hayat belirtisi görülmedi. | Open Subtitles | وحتى الآن ليس هناك أي علامة على الحياة في داخلها. |
"Ama bu yüzden mutlak bir şekilde içine kapanık bir hayat yaşıyorum." | Open Subtitles | ولكن لذلك كنت قادرا على الحياة بالعزلة من النوع المطلق |
Ben ona terapiste görünmesini ve gerçek bir hayat bulmasını söylerdim. | Open Subtitles | قد قلت لها للحصول على المعالج والحصول على الحياة. |
Belki de ona alıştım. Bir insan hayatına, sıradan bir hayata. | Open Subtitles | ربما اعتدت عليها، وعلى حياة البشر . على الحياة العادية |
Belki de ona alıştım. Bir insan hayatına, sıradan bir hayata. | Open Subtitles | ربما اعتدت عليها، وعلى حياة البشر . على الحياة العادية |
Tanrım, bize verdiğin hayat için sana teşekkür ederiz. | Open Subtitles | الله، إننا نشكرك على الحياة التي أعطتني إياها. |
İkinci olarak, hayat sıvı formunda olmalıdır. Bunun anlamı şu. Çok ilginç bir takım yapılar ve moleküller bulsak bile eğer bunlar donmuş ve katı haldeyse orası hayat için iyi bir yer değildir. | TED | ثانياً، على الحياة أن تكون في هيئة سيالة، مما يعني أنه حتى لو كان لدينا بعض البنى المثيرة للاهتمام، وجزيئات مثيرة للاهتمام معاً، لكنها جامدة فإنه ليس مكاناً ملائماً للحياة. |
Bu erkek kardeşleri fotoğraflamak kafa karıştıran bir durumdu. Çünkü resmi olarak hayatta değillerdi. Fotoğraf ise hayatta olduğuna dair bir kanıttı. | TED | صور أولئك الإخوة جعلت عملية الإنتقال مربكة لأنهم غير موجودين على الوثائق، وغالباً ما تُستخدم الصورة كدليل على الحياة. |
Bilmeceye yanlış cevap verdiğinde ölüm ve yaşamı aşma gücü olduğunu keşfettik. | Open Subtitles | اكتشفنا أن لديها القوة لتتفوق على الحياة والموت لقد كان عرضاً مذهلاً |
Bunlar hayata genel yaklaşımlar. Dünyamızdaki yaşama bakmanın bir yolu. | TED | هذا هو تصنيف الكائنات الحية ، وهي واحدة من طرق التعرف على الحياة على الأرض |