En ilkel açıdan renk, bir hayat ve enerji işareti. | TED | اللون، بطريقة بدائية للغاية، هي علامة للحياة، علامة على الطاقة. |
Bir simülasyonda yapay zekâyı eğitirseniz, simülasyonun matematik hatalarına girmek ve onları enerji için saklamak gibi şeyleri yapmayı öğrenir. | TED | لذلك إذا قمت بتدريب ذكاء اصطناعي في محاكاة فإنه سوف يتعلم كيف يخترق أخطاء المحاكاة الحسابية ويجمعهم للحصول على الطاقة. |
Güneş üç saat içerisinde doğacak. O şey enerji ile büyüyor. | Open Subtitles | ستشرق الشمس في غضون 3 ساعات هذا الشيء يتغذى على الطاقة |
Güneş pili bir süreliğine yapay ışık kaynağından enerjiyi topluyor. | TED | لذا الخلية الشمسية وللحظة تحصل على الطاقة من مصدر الضوء الصناعي |
Bu, Güneş enerjili bir deniz sümüklü böceği. Bu, içindeki kloroplastı kendine enerji yaratmak için ayarlamış bir salyangoz. | TED | هذه يرقانة بحرية تتغذى على الطاقة الشمسية أنها هذه يخضور مندمج بداخلها لإنتاج الطاقة |
ABD'de ortalama bir Amerikalı, gelirinin %3'ünü enerjiye harcıyor. | TED | في أمريكا، تنفق الطبقة المتوسطة ثلاثة بالمئة من دخلها على الطاقة. |
Yapılar sürekli inşa ediliyor, çözünüyor, geri dönüştürülüyorlar ve bunların hepsi güneş enerjisiyle oluyor. | TED | الكيانات تبنى باستمرار، يتم تحليلها ويعاد تدويرها، وكل ذلك يعمل على الطاقة الشمسية. |
- Ana gücü altı gün daha kullanamayacağız. - Yedek güç geçici olarak devre dışı. | Open Subtitles | لن نحصل على الطاقة الرئيسية قبل ستة أيام، الطاقة المساعدة بها خلل مؤقت |
Cinsel enerji ile beslenmek, bu benim yapabileceğim bir diyet. | Open Subtitles | التغذية على الطاقة الجنسية ذلك غذاء استطيع ان اتحمس له |
Ama aynısı yenilenebilir enerji için de geçerlidir. | TED | ولكن الشيء نفسه ينطبق على الطاقة المتجددة أيضاً |
Bu fikirle nasıl enerji tasarrufu yaparız? | TED | كيف يمكنكم الحفاظ على الطاقة فعلًا باستخدام هذه الفكرة؟ |
1970'lerde ise, enerji krizi baş gösterdi ve müşteriler nasıl enerji tasarrufu yaparız diye düşünmeye başladı. | TED | لكن سنة 1970، ضربت أزمة الطاقة فبدأ الزبائن بالتفكير في كيفية الحفاظ على الطاقة. |
Bence büyük bir şansa sahibiz ve enerji arzını düşürecek kolları aşağı çekemezsek, bu bizim için bir utanç kaynağı. | TED | ولكن أعتقد أننا حصلنا الآن على هدف ضخم ولن نقوم بجذب الرافعة التي ستمكننا من تخفيض الطلب على الطاقة وهذا عار. |
Böylelikle güneş paneli ile enerji topluyorum. | TED | اذا نحن نحصل على الطاقة من الخلية الشمسية |
Bu enerjiyi ışıktan alır, ki ışığın sayabileceğinizden çok daha fazla enerji seviyesi bulunur. | TED | فيحصل على الطاقة من الضوء، الذي يأتي بمستويات طاقة أكثر مما يمكن إحصاؤه. |
enerjiyi alabilecekleri ikinci yolsa Güneş rüzgârıdır. | TED | الطريقة الأخرى للحصول على الطاقة هي الرياح الشمسية؛ |
Güneş enerjili uçaklar yeni değil. | TED | في الحقيقة ان الطائرات المعتمدة على الطاقة الشمسية امرٌ ليس جديد |
Frank Shuman'ın güneş enerjili medeniyet hayali yeniden doğmadan önce bir yüzyıl daha bekleyecekti. | Open Subtitles | حُلم فرانك شومان بحضارة مُعتمدة على الطاقة الشمسية سينتظر لقرنٍ آخر قبلَ أن يولَدُ من جديد. |
Tersine, düşük gelirli ve kırsaldaki toplumlar gelirlerinin %20 hatta %30'unu enerjiye harcayabilirler. | TED | في المقابل، الأسر منخفضة الدخل والريفية يمكن أن تنفق 20 أو حتى 30 بالمئة من دخلها على الطاقة. |
Her durumda da, silahları nükleer enerjiye sahip olmadan elde etmişler. | TED | في كل حالة، أمتلكوا الأسلحة قبل حصولهم على الطاقة النووية. |
Biliyor musunuz, bu tamamen güneş enerjisiyle şebekeden bağımsız olmak için tasarlanan dünyanın en büyük fabrikalarından birinin tasarımı. | TED | هل تعلم، هذا التصميم التصويري لواحد من أكبر المصانع في العالم، مصمم ليعتمد كلياً على الطاقة الشمسية، والألواح. |
Naquadah jeneratörünü sardı ve büyümeye başladı. Sanki enerjisiyle besleniyordu. | Open Subtitles | إنها تحيط بالمولد و تنمو كما لو كانت تتغذى على الطاقة |
Onun makinesi kritik aşamaya ulaşacak gücü sağlayamadı. | Open Subtitles | هو لم يحصل على الطاقة بما فيه الكفاية لينجز التحول |