Bu işi yapmak için son birkaç ayımızı eğitimde beraber geçirdik. | Open Subtitles | لقد أمضينا الشهور القليلة الماضية سويةً نتدرب على القيام بهذا العمل |
Başka seyler yapmak için kafanızı boşaltın. | TED | وأنّ هذا يجعلك قادرا على القيام بأشياء أخرى. |
Üzgünüm. İşte test. Bunu yaptığın için tekrar teşekkürler. | Open Subtitles | آسف، هاك الإختبار، أكرر شكري على القيام بذلك |
İşimi yapmaya uygun olmadığımı düşünmen için sana sebep mi vereyim? | Open Subtitles | هل أعطيتك أي سبب لتعتقد بأني غير قادر على القيام بعملي؟ |
Bunun üzerine kat kat devam ederek tekrardan farklı bir resim yapabilirim. | TED | هل أستطيع استبدال هذه اللوحة ، استمرار فقط على القيام على طبقات طبقات. |
Bunu yapabiliyorsam, her şeyi yapabileceğimi söylediler. | Open Subtitles | قالوا لو كنت قادرا على القيام بهذا فإنني قادر على القيام بأي شيئ |
Sana çok faydası olacak. Gönüllü mü, yoksa bu işi yapması için zorladınız mı? | Open Subtitles | هل أجبرتموه على القيام بذلك، أم أنه تطوع؟ |
Hem de, Leydi Rochford'un yapmam için teşvik etmesine rağmen. | Open Subtitles | على الرغم من أن السيدة روتشفورد شجعتني على القيام بذلك |
Bunu yapabilmek demek Benim temiz, verimli, ve ucuz enerjiyi bulunduğum yerde üretebilmem demek. | TED | أن تكون قادرا على القيام بذلك يعني أنه بمقدوري توليد الطاقة بنظافة، وفاعلية وبثمن بخس تماما حيث أنا. |
Evde hiç şeker yok ve bunu yapmak için çok yaşlısın. | Open Subtitles | لا أحتفظ بالحلوى في بيتي، وأنت كبيرة على القيام بذلك |
Herkes, sürekli sana bir şeyler yapmak için çok yaşlı olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | الناس دائما تقول بأنك كبير جدا على القيام بالأشياء |
Ama, hazır olmadığın birşeyi yapmak için seni zorlamaya gerek yok. | Open Subtitles | و لكن هذا ليس سببًا لإرغامكِ على القيام بشيء ما أنتِ فقط غير مستعدة للقيام بذلك |
Ben yapamayınca aileyi bir arada tutmak için elinden geleni yaptığın için. | Open Subtitles | على القيام بأفضل ما عندك من اجل لم أفراد الأسرة بينما انا لم أستطع |
Önemli değil, evlat. İşini iyi yaptığın için bir teşekkür. | Open Subtitles | لا بأس شكراً على القيام بعملك جيداً |
Bunu yaptığın için teşekkür ederim, Charlie. | Open Subtitles | شكرا لك على القيام بهذا تشارلي |
Tekrar yapmana yardım etmek için gücümün yettiği her şeyi yapmaya hazırım. | Open Subtitles | سوف أعطي أي شيء في وسعي لمساعدتك على القيام بذلك مرة أخرى. |
Görünüşte devrim niteliğinde olan bazı şeylere rağmen, biz gerçekten mümkün olduğunca yeni küçük şeyleri yapmaya odaklandık. | TED | إذن رغم صناعة شيء يبدو ثوريا، ركزنا فعلا على القيام بأقل ما يمكن من الجديد. |
Adamlarınızı eğiteceksem bunu sahada yapabilirim, talim alanında değil. | Open Subtitles | إذا أنا ذاهب لتدريب رجالكم ، يجب أن أكون قادرا على القيام بذلك في هذا المجال ، ليس على الرماية. |
Bunu yapabilirim sanırım. Sadece... Ben uçamam. | Open Subtitles | من المفترض أنني قادر على القيام بذلك ولكنني لا أستطيع الطيران |
Sadece bunu yapabileceğimi bilmiyordu. | Open Subtitles | فقط لم يخطر على بالها بانني سأوافق على القيام بذلك |
Gerçekten böyle korkunç bir şeyi yapabileceğimi düşünüyor musun? | Open Subtitles | أتحسبني قادرةً على القيام بهكذا أمرٍ فظيع؟ |
Sana çok faydası olacak. Gönüllü mü, yoksa bu işi yapması için zorladınız mı? | Open Subtitles | هل أجبرتموه على القيام بذلك، أم أنه تطوع؟ |
Bu işi hâlâ yapabiliyormuş gibi davranarak başka polisleri de tehlikeye atmayacağım. | Open Subtitles | أنا لن أخاطر بالمزيد من الضباط متصنعاً بأنني قادر على القيام بوظيفتي |
Şimdi sizi Wichita, Kansas'a götüreyim. Birkaç yıl önce, bu şehrin yanındaki bir alana bir bilim müzesi yapmam istenmişti. | TED | ولذا فإنني سوف أخذكم إلى ويتشيتا بولاية كنساس، حيث طلب مني قبل عدة سنوات على القيام بمتحف للعلوم في موقع على النهر. |
Bunu yapabilmek bir lütuf. | Open Subtitles | انها نعمة أن تكون قادرة على القيام بذلك. |
O yüzden, gözümün içine bak ve bana bunu yapabileceğini söyle. | Open Subtitles | لذا انظر في عيني وقل لي إنك قادر على القيام بذلك |
Sanırım, ama bunu tekrar yapabilme şansım olmayacak çünkü çok tehlikeli. | Open Subtitles | أعتقد هذا ، لكنني لن أكون قادرة على القيام بهذا مجدداً |