Hayır, ama başka bir şeye bakarak onun Bay Paine olmadığını söyleyebilirim. | Open Subtitles | لا, ولكنى استطيع ان اخبرك بشئ آخر على انه ليس السيد بيين |
Uçaklara, kendini kule gibi gösteren bir kaçık olduğunu söyleyip, onları uyarmalıyız. | Open Subtitles | علينا انذار تلك الطائرات ان هناك مجنون يتحث لهم على انه البرج |
Fakat gerçek bir güvenlik sorunu olduğuna katıIıyorsunuz, değil mi? | Open Subtitles | ولكنك توافقني على انه يوجد مشكلة حمايه، اليس كذلك ؟ |
Olayın ya gönüllü olduğunu... ya da şüphelinin partneri olduğunu düşünüyoruz. | Open Subtitles | قمنا بتوصيف ذلك على انه اما بالتراضي ان الجاني لديه شريك |
Kim bilir, Belki de, hatıralarımızda bir macera olarak kalır. | Open Subtitles | من يعلم, ربما ننظر الى هذا اليوم على انه مغامره |
Bahse girerim meşaleler ve ayinlerle birlikte büyük bir kabul seremonisi olacak. | Open Subtitles | أراهن على انه سيكون هناك إحتفال تعريفي أتفهمينني ، مثل مشاعل وورود |
İmzaladığın kontrata göre beni kovabilmenin sadece bir yolu var. | Open Subtitles | ينص عقدى على انه ثمة طريقة واحدة تستطيعون بها طردى. |
bir yargıcın, kişilik bozukluğunu psikiyatrik hastalık olarak nitelemesinin imkanı yok. | Open Subtitles | على انه مرض عقلي ان قام ضابط عسكري بأوسمة و تصادف |
Ve ben boğazını kestiğimde bunu ikimzden bir hediye olarak düşün. | Open Subtitles | لذلك عندما اجز حلقك فكر به على انه هدية من كلينا |
Bay Kern sana ve Charlene'e baktı ve bir şeyler yapmalıydı yeni kızı egale etmek için ve o da ona dönüşmenin bir yolunu buldu. | Open Subtitles | سيد كيرن ألقى نظرة عليك و على شارلين و حسب الأمر على انه أذا لم يقدر على التفوق على الفتاة الجديدة سوف يجد طريقة ما |
Ve sen bastaki uyumlu dediğim zaman bunu bir espri olarak mı anlıyorsun yoksa yüksek kısımdan çal demek istediğimi mi? | Open Subtitles | وانت الذي على البيس عندما اقول الإيقاع هل تسمع ذلك على انه مصطلح روحاني او تعرف بأني اقصد الغناء بصوت عالي |
Basit bir hesaplama yaptı: bir saat içerisinde 30 sahte evrak hazırlayabiliyordu. | TED | وخرج بمعادلة بسيطة تنص على انه قادر على تزوير 30 وثيقة كل ساعة |
ama Tayland'da işsiz bir oğlunuz olması bir başarı olarak görülür. | TED | ولكن عندما يكون لديك ابناً عاطلاً في تايلاند فذلك ينظر اليه على انه انجاز نوعاً ما |
Nero bilimdeki ortak fikir şudur ki biz henüz akıl hastalığına, tek bir tarama ile teşhis koyamıyoruz. | TED | هناك اجماع كبير في علم الاعصاب على انه لا يمكننا حتى الان تشخيص الامراض العقلية من مجرد صورة مسح دماغي |
Eşzamanlı hareketlerin oluşabilmesi için bir koreografinin olması gerektiği düşüncesi vardı. | TED | لقد إعتدنا على انه بالتصاميم يمكننا ان نصل إلى المزامنة. |
- Bu duvarın denize bakan duvar olduğunu sanmıştım | Open Subtitles | والان اكتشفت انها مدانه فى دقتها اخذت هذا الجدار على انه الجدار البحرى للسجن |
Bunları doğal karşılarlarsa, sistemin cahil ve zararsız olduğunu anlarım. | Open Subtitles | لو تم اخذ هذا على انه غير طبيعى اقومبتصنيف هذا الكوكب بالجاهل و غير مؤذى |
Bunun geçmişin yüzünden olduğunu anlayabiliyorum. | Open Subtitles | افهم ذلك على انه بسبب ما ممرتى به بالماضى |
Adının bu kayaya 1909'da kazınmış baş harfleri onun burada yaşamış olduğunu gösteren birkaç kanıttan biri. | Open Subtitles | كان أسمه ، الذي حُفر هناك عام 1909 هو الإشارة الوحيدة على انه عاش هناك يوماً. |
Bence balığın bozuk olduğunu bile bile yemeye devam etti. | Open Subtitles | انا أصر على انه عر ف ان السمك سيء لكنّه إستمرّ بأكله على أية حال. |