"على بابك" - Translation from Arabic to Turkish

• kapını
• kapındaki
• Kapında neden

Bende başka bir şekilde girerim açana kadar kapını yumruklarım.
حسنا سأجد طريقا آخر و اطرق على بابك حتى تفتح

Sana ulaşmaya çalışıyordum. Kaç kere kapını çaldığımı biliyor musun?
هل تعلم كم مرة طرقت على بابك و إتصلت على هاتفك؟

Bu gece eve gitmediğimde... ve sabahki çok önemli_BAR_toplantımı kaçırdığımda... nerede olduğumu merak edecek,_BAR_ve kapını çalacak.
اذا لم اعود للبيت الليلة و يفوتنى اجتماع مهم جدا فى الصباح ستجدها هنا على بابك

Tüm paran bile kapındaki o işareti silemez... ne de kalbimdekini.
كل ذهبك لا يمكنه أن يمسح ... هذه العلامه من على بابك أو من قلبى

Tüm paran bile kapındaki o işareti silemez ve de kalbimdekini.
كل ذهبك لا يمكنه أن يمسح ... هذه العلامه من على بابك أو من قلبى

Kapında neden Lisa Metzger yazıyor?
ما هو اسم (ميدسكور) الموجود على بابك ؟

Gece geç vakitte kapını mı çaldı?
جاء يطرق على بابك في وقت متأخر من الليل؟

kapını çaldığımda, bir yaban arısı kadar kızgın bir halde olurum.
وسأدقّ على بابك وسأكون مُشتاط غضبًا كالدبّور

Müziği kapını çalan kader olarak düşün.
فكري في الموسيقى على أنها القدَر يدق على بابك

kapını çalardım ve sen kapıya bakana kadar geçen sürede nasıl görüneceğini tahmin etmeye çalışırdım.
وكنت سأطرق على بابك وخلال الوقت الذي تستغرقينه لفتح الباب كنت أحاول أن أتخيل كيف سيكون مظهرك

Ayrıca, teröristin kapını çalacağı zamanı asla bilemezsin.
امم. بالاضافة الى انك لاتعلم متى سيأتي ارهابي وتكون ظلاله على بابك.

Bir milyon erkek senin kapını çalacak yani daha birincisinin, önüne kendini atmak zorunda değilsin..
سيهطل ملايين الرجال على بابك فيجب ألا تقفزي عند أول واحد

Norton'un sabahlığını giydim kapını tıklattım sonra onun banyosuna girdim.
ارتديت معطف النوم الخاص بنورتون و نقرت على بابك ثم ذهبت الى حمامه

Ama eğer şeytanın dostu olursan bir gün senin de kapını çalması kaçınılmaz olur.
لكن إذا ما كنت صديق الشيطان.. من الممكن أن يدقّ على بابك يوماً ما.

Tamam mı? Onlar sonra kapını yumruklayacaklar bir- bir Joshua için.
وقبل أن تدرك هذا ستجدهم يدقّون على بابك من أجل...

kapındaki yazıyı gördüm. Takasaki astı.
،رأيت الورقة على بابك (كان ذلك (تاكاساكي

kapındaki neşeli kalabalık nerede?
أين هتاف الحشد على بابك ؟