Güvenlik prensipleri, Her dokuz günde bir yerimizi değiştiriyoruz. | Open Subtitles | املاءات امنية تجبرنا على تغيير مكاننا كل 9 ايام |
Peki ya bir adım geri atıp çocukların deneyimlerini değiştirmeye odaklansak? | TED | إذاً ماذا عن أخد خطوة للوراء والتركيز على تغيير تجارب الأطفال؟ |
Hayır, kesinlikle şımartmıyorsun ben bu durumu değiştirmek için şiddetle seni kışkırtıyorum. | Open Subtitles | لا، لا أؤمن بذلك على الإطلاق، وأحثّك بقوة على تغيير موقفك هنا. |
Harekete geçirmiş olduğumuz gezegen ölçekli çevresel değişimler onların seyrini değiştirme imkanımızı hızla geride bırakıyor. | TED | هذه التغيرات البيئية على المستوى الكوكبي التي وضعناها في الحركة تفوق سرعتها قدرتنا على تغيير مسارها. |
Leoparın üzerindeki benekleri değiştiremezsin, ...ya da vahşi bir atı sütçü beygiri gibi süremezsin. | Open Subtitles | لا يمكنك أن ترغمي نمراً على تغيير جلده أو أن تحولي حصاناً إلى بقرة حلوب |
Konuyu değiştirdiğim için bana sonra teşekkür edebilirsin. | Open Subtitles | يمكنكم شكري لاحقاً على تغيير موضوع الحديث. |
İkimiz için de çok şeyi değiştirebilecek bir potansiyeli var. | Open Subtitles | والتي لديها القدره على تغيير كل شيء بالنسبة لنا |
Sürekli buluşma günümüzü değiştirip duramazsın benim de bir programım var. | Open Subtitles | يمكنك وأبوس]؛ ر حفاظ على تغيير الوقت لدي جدول زمني جدا |
Kendi gerçekliğini yeniden yazma yeteneğine sahip olmak kimsenin karşı koyamayacağı bir cazibe. | Open Subtitles | امتلاك القدرة على تغيير واقعك... هذا إغراء كبير لأي أحد. |
Antropojen çağdaki tüm parametreleri değiştiriyoruz. | Open Subtitles | في الأنثروبوسين، نعمل على تغيير كل معلمة. |
Gezegenin jeolojisini değiştiriyoruz. | Open Subtitles | نعمل على تغيير جيولوجيا الأرض. |
- Öyle, kuralları değiştiriyoruz. | Open Subtitles | -وترك الجانب الآخر خاوياً... -نعمل على تغيير المبادئ |
- Ailen yok mu? - Bunu değiştirmeye çalışıyorum işte. | Open Subtitles | ـ حسنا ، أنا أعمل جاهدة على تغيير هذا الوضع |
Ve o mahkumiyetimden sonra, affetmenin verdiği uyanıştan sonra, sistemi değiştirmeye yardım etmeye başladım. | TED | وبعد إعترافي، وبعد صحوة التسامح تلك، قمت بهذه الخطوة لأساعد على تغيير النظام. |
Ancak bir şeyleri değiştirmek için bu güç, sadece bu önemli insanlarla sınırlı değil. | TED | لكن القدرة على تغيير الأشياء لا تعتمد على وجه الحصر على هؤلاء الأشخاص ذوي النفوذ. |
Kavgacılar, mizahın zor zamanları atlatmak ve gülmenin bakış açısını değiştirmek için faydalı olduğunu bilirler. | TED | المشتبكون يدركون أن الدعابة تساعدك على تجاوز الأوقات الصعبة، والضحك يساعدك على تغيير وجهة نظرك. |
Artık kendi irademizle türleri değiştirme imkânına sahibiz. | TED | لدينا الآن القدرة على تغيير أنواع بأكملها بإرادتنا. |
Biraz daha derin olan bir şey var, bakış açısını değiştirme yetisi ile alakalı bir şey. | TED | هناك شيء واحد أعمق بقليل، والذي يتعلق بالقدرة على تغيير منظوركم. |
Ama kaç tane olağanüstü yeteneğin olursa olsun bunu asla değiştiremezsin. | Open Subtitles | لكن مهما كان عدد القدرات التي تتمتع بها لن تكون قادراً أبداً على تغيير ما حدث |
Dinle, ideolojisini değiştiremezsin ama biraz derine in. | Open Subtitles | حسناً، انظر، لن تكون قادراً على تغيير أيدلوجيته لكن احفر عميقاً. |
Plânlarınızı değiştirdiğim için özür dilerim. | Open Subtitles | أنا آسف اذا لم اوافق على تغيير الخطة |
Hayatını değiştirdiğim için teşekkür etti. | Open Subtitles | لقد شَكرَني على تغيير حياته |
Bunu dünyayı değiştirebilecek bir güce dönüştürek gerçek birşeye dönüştürebiliriz. | Open Subtitles | نحن يمكن أن نحول هذا إلى شيء حقيقي جدا لديه القدرة على تغيير العالم. |
Bu, hayatımı gerçekten değiştirebilecek bir şey satın alabilir... buradan uzağa bir bilet. | Open Subtitles | يمكن أنْ تشتري لي شيئاً قادراً على تغيير حياتي فعلاً |
Hiç insanların, cinsel alışkanlıklarını değiştirip değiştirememesiyle ilgili bir durumla karşılaştın mı? | Open Subtitles | هل توصلت إلى أي معلومات حول قدرات الناس على تغيير عادات سلوكهم الجنسي؟ |
Damien Darhk'ın gerçekliği yeniden yazma gücüne sahip olması riskini göze almak ister misin? | Open Subtitles | هل تريدين المراهنة على امتلاك (دامين دارك) القدرة على تغيير الواقع؟ |