İnanıyorum ki uzaklaşıp bakarsanız vaziyetinizi olduğu gibi görmeye başlayacaksınız. | Open Subtitles | انا اعتقد بأنك إذا تراجعت قليلا للخلف فإنك سترى الأمر على حقيقته |
Dünyayı gerçekten olduğu gibi görüyorsun. | Open Subtitles | أنتي تستيقضين, أنتي ترين العالم على حقيقته الأن. |
Buna alışmam uzun zaman aldı ama dünyayı olduğu gibi kabul ediyorsun. | Open Subtitles | أجل، أخذ مني أيضاً بعض الوقت كي أستوعب الأوضاع ولكنك ترين العالم على حقيقته .. |
Böylece zombilerin seni görmeye şartladığı bir dünyanın aksine ben dünyayı olduğu gibi görebiliyorum. | Open Subtitles | بهذه الطريقة, أستطيع أن أرى العالم على حقيقته. بخلاف الطريقة التي كيفك الأحياء الأموات على رؤيته بها. |
Böyle bir yerde, kimse gerçekte nasıl biri olduğunu belli etmez. | Open Subtitles | فى مكان مثل هذا, لن يظهر أى أحد هنا على حقيقته |
Ben sadece insanların onu gerçekte olduğu gibi görmelerini istiyorum. | Open Subtitles | انا فقط اريد الناس ان يروه على حقيقته |
Ben gördüğüm şekilde konuşurum ve olduğu gibi görürüm! | Open Subtitles | أقول الأمر كما أراه و أراه على حقيقته |
Bu itibarla da durumu olduğu gibi görüp, anlamanı beklerdim. | Open Subtitles | ولذلكتوقعتأنّترى الوضع... وتفهمه على حقيقته. |
Çocuğu olduğu gibi kabul etmen lazım. | Open Subtitles | أعني، أنّه عليكِ أن تتقبليه على حقيقته |
Artık dünyayı olduğu gibi görebiliyorum. | Open Subtitles | أنا أرى العالم اللآن على حقيقته. |
Eskiden, hiçbir şeyi olduğu gibi görmek istemiyordum. | Open Subtitles | اعتدت أن أرفض رؤية الوضع على حقيقته. |
Bu dünyayı olduğu gibi gören tek kişi o. | Open Subtitles | الوحيد الذي يرى العالم على حقيقته. |
Miranda'dan erken çıktım, biraz uyudum ve günün ortasında bütün hayaletlerim kaybolmuş gibi geldi ve dünyayı olduğu gibi gördüm. | Open Subtitles | تركت بيت (ميراندا) مبكراً نمت قليلاً و في الصباح شعرت أن أشباحي كلها اختفت و رأيت العالم على حقيقته |
Dünyayı olduğu gibi görüyorum. | Open Subtitles | أنا أرى العالم على حقيقته |
Dünyayı olduğu gibi kabul etmen gerek. | Open Subtitles | يجب أن ترى العالم على حقيقته |
Nathan'ın dünyayı, gerçekte olduğu gibi görme vakti geldi. | Open Subtitles | حان الوقت كي يرى (ناثان) العالم على حقيقته |
Dünyayı olduğu gibi gördük görüyorsun Shakespeare doğru söylemişti. | Open Subtitles | رأينا العالم على حقيقته أترى, لقد كان (شكسبير) محقاً |
Adamı olduğu gibi görmeye başlıyor işte. | Open Subtitles | بدأت تراه على حقيقته |
Babanın gerçekte nasıl biri olduğuyla yüzleşiyorsun. | Open Subtitles | أن سلّمت لما كان أبيكِ على حقيقته |
Lex'in gerçekte nasıl biri olduğunu görmemi sağladı. | Open Subtitles | مكنني ذلك من رؤية (ليكس) على حقيقته. |