Düşmanın silah taşıyorsa görebilirsin. Oh . | Open Subtitles | سوف تكون قادرا على رؤية إذا كان العدو يحمل سلاحا |
Daha iyi görmek için kesiği genişletmeliyiz. | Open Subtitles | علينا أن نوسع هذا الشق لنحصل على رؤية أفضل |
Nereye gidiyor bunlar? Biz bu şeyleri tabaklarımızda görmeye alışkınız, peki tabağımıza olan yolculukta kaybolan yiyeceklere ne oluyor? | TED | ماذا يحل به في نهاية الأمر؟ اعتدنا على رؤية الطعام على صحوننا، لكن ماذا عن كل الطعام الذي يُفقد في الوسط؟ |
O sırada, neden o cesedi görmeyi bu kadar çok istediğimi bilmiyordum. | Open Subtitles | في ذلك الوقت لم أعرف لماذا كنت مصراً على رؤية الجثة |
Hayaletleri görebilme yeteneğim sayesinde benim için özel kişiyi ilk karşılaşmada fark edebildim. | Open Subtitles | ربما، بفضل قُـدرتي الخاصة على رؤية الأشباح تعرّفتُ على شخص مُميّز بالنسبة لي و تمسكت بهِ فوراً |
Çünkü şu an seninle burada oturuyorken uzun zaman sonra ilk defa kendim için herhangi bir gelecek görebildim. | Open Subtitles | لأن الجلوس معك الان, هو اول مرّة لي لأكون قادرة على رؤية اي نوع من المُستقبل لنفسي |
- Jimmy, buraya gel bir dakika. - Evet, Johnson Kardeş'i görmekte kararlıyız. | Open Subtitles | "نعم , نحن ننوي على رؤية الأخ "جونسون |
Önümüzdeki 25 yılın beysbol şampiyonlarını bile görebilirim. | Open Subtitles | ساكون قادراً على رؤية من سيفوز فى المسابقات العالمية على مدى الـ25 عاماً القادمة. |
O halde X-ışınıyla bakıp, temiz bir görüntü almalısın. | Open Subtitles | حسنًا لابدّ أنْ تصوره بالآشعة لنحصل على رؤية واضحة من ذلك |
Ve rüyalar görüş sergilediklerine göre onların gerçekten ne önemsediklerini görebileceksin. | Open Subtitles | و بالوقت الذي يحلمون فيه ستفتح بصيرتكِ لتكوني قادرة على رؤية بماذا هم يهتمون حقاً |
Başka bir hediye daha verildi. Bu da geleceği görebilmek ve geri dönmek ve farklı yaşamak. | TED | و منحت هدية أخرى، و هي القدرة على رؤية المستقبل والعودة والعيش بشكل مختلف. |
Böylece arkadaşlarını dansederken görebilirsin. | Open Subtitles | ستكونين قادرة على رؤية . أصدقائك وهم يرقصون |
Böylece arkadaşlarını dansederken görebilirsin. | Open Subtitles | ستكونين قادرة على رؤية . أصدقائك وهم يرقصون |
Gözlerini aç, belki bir şeyler görebilirsin ahmak! | Open Subtitles | إفتحي عيونك وقد تكوني قادرة على رؤية شئ أيّتها الغبيّة |
Mahkemede bu kaset gösterildiğinde suratlarındaki ifadeyi görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا أطيق صبراً على رؤية النظرة التي ستعلو وجوههم حين عرضنا لهذا بالمحكمة |
Her şey içinde sekiz görmek için kendimi zorlardım. | Open Subtitles | كنتُ أجبر نفسي على رؤية أشياء في ثمان مرات |
Ve modellerimizde neyin eksik olduğunu görmeye yardım eden de bu. | TED | وهذا ما يساعد على رؤية المفقود في نماذجنا. |
Niles, babamla Amerika'yı görmeyi kabul ettiğimde 5 yıldızlı otellerde kalacağımızı düşündüm. | Open Subtitles | نايلز، عندما وافقت على رؤية أمريكا مع أبي اعتقدت أنها ستكون في منتجعات خمسة نجوم |
Ve içimizden kimin ölümü görebilme şansı daha yüksek? | Open Subtitles | ومن منا, كما يبدو, قادراً على رؤية الموتى؟ |
Toneri'nin jutsu'sunu içinden çıkardığımda anılarını görebildim. | Open Subtitles | عندما سحبتُ جيتسو تونري من داخل جسدك. كنتُ قادرًا على رؤية ذكرياتكِ. |
-Evet, Johnson Kardeş'i görmekte kararlıyız. | Open Subtitles | "نعم , نحن ننوي على رؤية الأخ "جونسون |
Aslında şu vahşiyi görebilirim diye düşündüm. | Open Subtitles | في الحقيقة ، إعتقدت أنني قد أكون . قادرة على رؤية الرجل الطائش |
Daha iyi bir görüntü almaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أنا أحاول الحصول على رؤية أفضل |
Her şeyi görebileceksin. | Open Subtitles | ستكون قادراً على رؤية كُل شيء. |
Geleceği görebilmek ve ona göre davranmaktır ve benim yaptığım da budur. | Open Subtitles | المقدرة على رؤية المستقبل و التعامل معه و هذا ما أفعله |