Hep kalabalık barlara gittim asıl istediğim arkadaşlarımla sakin bir akşam yemeği yemek olmasına rağmen. | TED | وكنت أحاول دوماً الذهاب إلى الحانات المزدحمة بينما كانت رغبتي حينها أن أحصل على عشاء هادىء مع أصدقائي. |
Sanırım şimdi küçük bir akşam yemeği yiyip Noel'i kutlayacağım. | Open Subtitles | حسناً ، أظن أننى سأتناول على عشاء صغير الآن و أحتفل الكريسماس |
Kıdemli ortaklarını yemek için yeni dairesine davet ettiğinde, şirkette henüz altı aylıktı. | Open Subtitles | كان مع الشركه لستة شهور فقط عندما قرر دعوة الشركاء الكبار على عشاء في شقته |
Yarın akşam yemeğinde, sana tüm bildiklerimi anlatacağım. | Open Subtitles | ساخبرك بشئ ساخبرك كل شئ اعرف على عشاء الغد |
Bayıldım, ama neden bu kadar parayı bu cafcaflı yemeğe harcadın? | Open Subtitles | أحببته، ولكن لماذا ننفق كل هذه الأمول على عشاء فاخر ؟ |
Buradaki yemekler bir rezalet ama eğer İslam dinine geçersen Muhammed peygamberi bulmanın, onunla övünmenin yanında aynı zamanda Ramazan'da helal yemekler de alıyorsun. | Open Subtitles | الطعام هنا فظيع لكن لو تحولت للإسلام بالإضافة إلى أنَّكَ ستجد النبي محمد صلّى الله عليهِ وسلَّم أنتَ ايضاً ستحصل على عشاء حلال خاص يحضرونه خلال شهر رمضان |
Sevgili Bertrand, bu akşam benimle yemek yemek ister misin? | Open Subtitles | قل لي يا عزيزي برتراند هل تتكرم و تعزمني على عشاء ؟ |
Şükran Günü yemeği için onlara ihtiyacımız yok. | Open Subtitles | لسنا بحاجتهم للحصول على عشاء عيد الشكر |
Biz de diğerleriyle birlikte çıkıp sakin bir akşam yemeği yiyebiliriz ya da kalırız. | Open Subtitles | يكمننا الرحيل مع الآخرين , ونحصل على عشاء هادىء , أو نبقى |
Siz beyler, ikiniz özel bir akşam yemeği kazandınız. | Open Subtitles | أعرف أن إثنان هنا سيحصلون على عشاء مميز الليلة |
Çünkü bedava akşam yemeği yiyebileceğim söylenmişti ki yemedim. | Open Subtitles | لأنّه قيل لي إنّني سأحصل على عشاء مجّاني، وهذا لم يحصل. |
Hey, 50 yıl içinde bir akşam yemeği daha yiyebiliriz. | Open Subtitles | هااي، في 50 سنة، نحن يُمْكِنُنا أَنْ نَحْصلَ على عشاء ثانيةً |
Stephanie Mayes arayıp geçen geceki yemek için teşekkür etti. | Open Subtitles | ستيفاني ميز اتصلت لتشكرنا على عشاء الليله الماضيه |
Hadi oradan. Yediği güzel yemek için ona kin gütmüyorsundur. | Open Subtitles | أنت لن تلومه، لرغبته بالحصول على عشاء لآئق. |
Bu arada, efendim, ikimiz de geçen geceki yemek için teşekkür etmek istiyoruz. | Open Subtitles | أولاً سيدي كلانا يود شكرك على عشاء البارحة |
akşam yemeğinde söyleyebilirsiniz. | Open Subtitles | تستطيع إخباري به على عشاء الليلة. |
Belki bunu akşam yemeğinde tartışırız. | Open Subtitles | -لربّما يُمكننا أن نتناقش في الأمر على عشاء . |
Hayır, akşam yemeğinde kavramam imkansız Joe. | Open Subtitles | كلاّ، يستحيل علي استيعاب (هذا على عشاء عابر، (جو |
Frankie, yarın akşam yemeğe kalır mısın? Perşembe günleri hep birlikte yemek yeriz. | Open Subtitles | فرانكى, هل ستبقين معنا الى عشاء الغد, نحن نجتمع جميعا على عشاء الخميس, |
Buradaki yemekler bir rezalet ama eğer İslam dinine geçersen Muhammed peygamberi bulmanın, onunla övünmenin yanında aynı zamanda Ramazan'da helal yemekler de alıyorsun. | Open Subtitles | الطعام هنا فظيع لكن لو تحولت للإسلام بالإضافة إلى أنَّكَ ستجد النبي محمد صلّى الله عليهِ وسلَّم أنتَ ايضاً ستحصل على عشاء حلال خاص يحضرونه خلال شهر رمضان |
Bu akşam seninle yemek yemek istiyordum. | Open Subtitles | كنت آمل أن أستطيع الحصول على عشاء معك الليلة. |
İki saat geçmiş, Marvin.Bu kayıp sayılmaz.Bu akşam yemeği için geç kalınmış demektir.. | Open Subtitles | تلك ليست مفقودة ذلك تأخير على عشاء |