Bu adamların operasyonlarını nasıl paraya çevirebildikleri ile ilgili bir örnek. INTERPOL'e gidip sayfalara baktığımız ve aranan kişileri arıyoruz. | TED | مثال على كيف يستطيع هؤلاء الاشخاص تنفيذ عملياتهم ذهبنا و اخذنا نظرة على صفحات الانتربول و بحثنا عن اشخاص مطلوبين |
Şimdi bir kez daha Dennis bileğini nasıl kırmış, bir bakalım! | Open Subtitles | لكنه, والان دعنا نلق نظرة على كيف ان دينيس كسر كاحله |
Bu, olaya nasıl baktığına bağlı. Onun için bu sadece bir iş. | Open Subtitles | يعتمد على كيف تنظرين إلى الأمر بالنسبةُ إليه الأمر كان مجرد عمل |
Mini minnacık makinelerin hayatınızı nasıl değiştirdiğine ve diğer ucuz 3D -- yazıcıların gündelik yaşamlarımıza nasıl etki ettiğine dair bir örnekti bu. | TED | وهذا مثال على كيف أن هذه الآلات الصغيرة جدًا أو الطابعات الثلاثية الأبعاد الرخيصة تستطيع تغيير حياتنا اليومية. |
Bunu yapmak için çok daha fazla eğitime ve sorun çözmede nasıl ilerleyeceğimiz konusunda çok daha fazla pratik yapmalıyız. | TED | نحتاج الى الكثير من التدريب على كيفية عمل ذلك والكثير من الممارسة على كيف يمكن لذلك دعم حل المشكلة |
Ve şimdi de üzerinde çalıştığım soru şu, bu zihinsel imajları nasıl zihnimden dışarı bilgisayar ekranına hızlıca geçirebilirim? | TED | وحالاً انا أعمل على كيف احصل على هذه الصور في دماغي الى شاشة الحاسب بشكل أسرع؟ |
Bu, minyatürleşmenin hayatları nasıl kurtarabileceğine dair bir örnektir. | TED | كان ذلك مجرد مثال واحد على كيف يمكن للتصغير أن يُنقذ الأرواح. |
Şimdi size bir değişen okyanusu gözlemlemek için nasıl veri topladığımızla alakalı örnek vermek istiyorum. | TED | والأن اريد ان أعطى لكم مجرد مثال على كيف نجمع بيناتنا لرصد المحيط المتغير. |
Eğer kendinizi yüzlerce kaynağı olan bir tür şehir gibi düşünüyorsanız o halde, mesela korktuğunuzda, uzun vadeli hedeflerinizi iptal edebilirsiniz, ama daha derin düşünebilir ve tamamen o belirli hedefi nasıl başaracağınıza odaklanabilirsiniz. | TED | ولذا إذا كنت تعتقد بنفسك كنوع من المدينة بمئات الموارد، ثم، مع أنك خائف، مثلا، ربما تقوم برمي أهدافك طويلة المدى، لكن ربما تفكر بعمق وتركز بالضبط على كيف يمكنك إنجاز ذلك الهدف المحدد. |
Şimdi, Chris dedi ki birkaç yıl önce burada, bilgisayar oyunlarının grafiklerinin nasıl geliştiğini kronolojik olarak gösteren bir video izlemişsiniz. | TED | الآن، كريس فال لي أنكم شاهدتم مقطع عن التاريخ منذ يضع سنوات هنا لتطلعكم على كيف تطورت رسومات الألعاب التلفزيونية |
Onun hakkında konuşurlar, nasıl görüneceğini kafalarında çözerler, grupta güç elde etmeye çabalarlar, | TED | يتحدثون عنها، ويتعرفون على كيف سيكون شكلها، ويتنافسون على الفوز، |
Yani prototiple oynama kapasitesi gerçekten gerekli, ama gelin farklı takımların nasıl oynadıklarına bakalım. | TED | إذاً فالمقدرة على اللعب في النموذج هي أساسية فعلاً، لكن لنلقي نظرة على كيف تعمل الفرق المختلفة. |
Bu nasıl baktığına bağlı. Ben 39 tane saydım. | Open Subtitles | يعتمد على كيف تنظر لقد احصيت 39 حتى الآن |
Balboa'yla nasıl dövüşmeyi planlıyorsun? | Open Subtitles | هل تريد أن تعلق على كيف ستغلت بالبوا؟ ما هى خططتك؟ |
Şirketin nasıl devam etmesi gerektiği konusundaki tüm fikirlerini yazmış. | Open Subtitles | وعنيدا وأكتب كل أفكاره على كيف انه يريد العمل التي تقوم على. |
Ama bütün geleceğimi, bana haber bile vermeden... bir hafta sonunda nasıl davrandığıma göre... kararlaştırmayacaklar. | Open Subtitles | ولكنهم لن يحددوا مستقبلي بأكمله استناداً على كيف تصرفتُ في عطلة واحدة، بدونِ حتى أن يخبروني بالموضوع، |
Hayır, ama bir Aborigin beyaz bir adamı çubukla nasıl öldürür isimli bölümü okudum. | Open Subtitles | لا، لكنّي قرأت واحد على كيف ساكن أصلي يستطيع قتل رجل أبيض بغصين. |
Seni gördüm. Beni izliyordun. Bunu nasıl yaparsın? | Open Subtitles | لقد رأيتك تتجسسين على كيف تفعلين شيئا كهذا ؟ |
Karımla nasıl başa çıkacağımı öğretme bana. | Open Subtitles | لابد ان تقضى عليها فورا لا تملى على كيف اتعامل مع زوجتى |
Benim tek düşündüğüm ise bunu nasıl engelleyemediğimdi. | Open Subtitles | وكل تفكيري منصب على كيف لم استطع ايقاف هذا من الحصول |