Biz nesli tükenecek olan altıncı nesiliz, çünkü biz sürdürülebilir şekilde bir arada var olabilmemiz için milyonlarca türe güvenli bir dünya bırakamadık. | TED | نحن الانقراض السادس لأننا لم نترك مكانًا آمنًا لملايين الأجناس للتعايش على نحو مستدام. |
Dolayısıyla, üzerinde çalıştığımız 'protocell' teknolojisi ile Venedik'i sürdürülebilir bir şekilde geri kazanmayı mümkün kılabilecek bir yöntem geliştirdik. | TED | لذلك قمنا بابتكار طريقة التي عبرها قد يكون من الممكن لتكنولوجيا البروستايل التي نعمل بها لإستعادة مدينة البندقية على نحو مستدام. |
Aynı zamanda, dünyadaki balıkçılık, denizlerimizin sürdürülebilir bir şeklide karşılayabileceği miktardan 2,5 kat daha fazla. Bunun anlamı, insanlar, denizlerin doğal yollarla kendini yenileyebileceği miktardan daha fazla avlanıyor. | TED | وفي نفس الوقت كمية الأسماك التي يتم صيدها هي أكبر بمرتين ونصف من قدرة المحيطات على تزويدنا به على نحو مستدام وهو ما يعني إن الإنسان يصيد كمية من الأسماك أكثر من قدرة المحيطات على أن تعوضه بشكل طبيعي. |
Eğer kamyonlara takip cihazları koyacak kadar teknolojinizi kullanır ve Google Earth'ü de onunla birlikte kullanırsanız, ne kadar palmiye yağının sürdürülebilir olarak üretildiğini, hangi firmanın ahşap çaldığını hemen söyleyebilirsiniz. Böylece herhangi bir enerji korunumu hesabından çok daha fazla karbon tasarrufu yapabilirsiniz. | TED | فإذا إستخدمنا القليل من التكنولوجيا لنضع أجهزة تتبع في الشاحنات وإستخدمنا جوجل إيرث بالإضافة إلى ذلك، لكم أن تقولوا مباشرة أي زيت النخيل تم انتاجه على نحو مستدام ، وأي شركة تسرق الأخشاب، وتوفروا الكثير من الكربون أكثر من أي ترشيد طاقة هنا. |