Şimdi ise, dünyadaki en güçlü adam günahının kefaretini ödemek zorundadır. | Open Subtitles | والأن أقوى رجل على وجه الأرض يجب أن يكفر عن جريمته |
Aslına bakarsanız, onlar dünyadaki en yangın dirençli bitkilerdir, ve burada gördüğünüz gibi bunların hepsi yanmış gibi gözüküyor. | Open Subtitles | في الواقع ، انهم أكثر النباتات مقاومة للحريق على وجه الأرض و يمكنك ان ترى هنا، هذا يبدو مُحْرَق. |
Bugüne kadar dünyanın en uzak köşesinde bile keşfedilmiş hiçbir toplum yoktur ki, sanat olarak değerlendireceğimiz birşeye sahip olmasın. | TED | أبداً لم يُكتشف مجتمع ما فى أبعد مكان على وجه الأرض لم يكن به شئ ما الذي يمكننا اعتباره الفن. |
Aral denizinde bulunan eşsiz 20 balık türünün 19'u yeryüzünden silindi | TED | 19 من أصل 20 نوع سمك كان موجودا ببحر الآرال فقط اختف من على وجه الأرض. |
dünya üzerinde beyaz güllerden daha fazla sevdiğim çiçek yoktur. | Open Subtitles | أُحب الورود البيضاء أكثر من أى زهرة على وجه الأرض |
The Last Man on Earth'te önceki bölümlerde... | Open Subtitles | سابقا في اخر رجل على وجه الأرض |
Bu da sizi Yeryüzündeki en gelişmiş silahın sahibi yapıyor. | Open Subtitles | مما يجعلك المالك فخورا بالسلاح الأكثر تقدماً على وجه الأرض |
Şu anda dünyadaki en aptal baykuş gibi ses çıkarmaya... | Open Subtitles | تبدوا مثل أغبى بومة على وجه الأرض في هته اللحظة. |
Eger bilgi güç ise bu dünyadaki en güçlü yer. | Open Subtitles | المعرفة قوة وذلك المكان هو أقوى مكان على وجه الأرض |
Bu Antarktika'ya bir yolculuk, bir keşifti, dünyadaki en soğuk, en rüzgârlı, en kuru ve en yüksek rakımlı kıtaya. | TED | كانت رحلةً أو بعثة إلى أنتركتيكا أبرد قارة على وجه الأرض وأكثرها جفافًا وريحًا وارتفاعًا. |
Yani insan dayanıklılığının, insan çabasının, tartışmasız dünyadaki en zorlu iklimde insanın atletik başarısının zirve noktası bu. | TED | لذا هذه اعلى نقطة من التحمل البشري الجهد البشري، والانجاز الرياضي البشري يمكن القول أنه أقسى مناخ على وجه الأرض |
Akbabalar, tarantulalar var ve gece çökünce, etraf kararınca dünyanın en karanlık gökyüzünden biri ortaya çıkar. | TED | هناك نسور الكوندور والترانتولا، وفي الليل عندما يكون الضوء خافتا يتم الكشف عن أظلم السماوات على وجه الأرض. |
İnsan beyninden bahsetmeden önce, size kanaatimce dünyanın en güçlü aşk şiirini okumak isterim. | TED | لذا ، وقبل أن أبدأ باخباركم عن الدماغ، أريد أن أقرأ لكم ما اعتقد انه أقوى قصيدة حب على وجه الأرض. |
Henüz işimiz bitmedi, çocuk yoksulluğunu dünyanın en zengin ulusunda bitirmedikçe işimizin tamamlandığını hissetmeyeceğiz. | TED | الآن نحن لم ننتهي بعد، ولن ننتهي أبدًا حتى نقضي على فقر الأطفال في أغنى دولة على وجه الأرض. |
Bir sel onları yeryüzünden silip götürse bu ülke için bir lütuf olurdu. | Open Subtitles | هو سيكون بركة لهذه البلاد إذا الفيضان يمسحهم من على وجه الأرض |
Şayet yeterli gücüm olsaydı, onları yeryüzünden tamamen yok ederdim. | Open Subtitles | إذا كان لي قوّة كافية ، أنا سأمحيهِم من على وجه الأرض |
dünya üzerinde ağa bağlı bütün cihazları taradık. Ancak başarısız olduk. | Open Subtitles | لقد مسحنا كل جهاز شبكة موجود على وجه الأرض بلا فائدة |
The Last Man on Earth'ün önceki bölümlerinde... | Open Subtitles | سابقاً في "آخر رجل على وجه الأرض". |
Bence sen Yeryüzündeki en aptal adamsın, fakat azmine hayranım. | Open Subtitles | أظن أنك أغبى رجل على وجه الأرض لكني معجب بمثابرتك |
Çok kısa bir süre sonra Grenouille dünya yüzeyinden kaybolmuştu. | Open Subtitles | وفى لمح البصر، اختفى جون بابتيست جرينوى من على وجه الأرض |
Görevim dünya üzerindeki her bir yaratığın hayatı ile ilgili. | Open Subtitles | هي تتعلق بوجود واستمرارية كل مخلوق حي على وجه الأرض. |
Tabii, ölümsüzlerin ne yapabileceğini en azından Dünya'da hiç kimse bilmiyor. | Open Subtitles | بالطبع لا أحد على وجه الأرض يعلم ما الذي يفعله الخالدون |
Öyleyse Dünya'daki herkes aniden kaybolsaydı ne olurdu? | TED | إذًا ما الذي قد يحصل لو أن فجأةً، كل إنسان على وجه الأرض اختفى؟ |
Onları dünyadan silecek teknolojimiz var. | Open Subtitles | نحن لدينا التكنولوجيا لنمحوهم من على وجه الأرض |
bu dünyada beraber bebek sahibi olmayı istediğim başka bir adam yok. | Open Subtitles | ليس هناك رجل على وجه الأرض أفضل أن أملك معه طفل غيرك |