Yani, işe gitmek zorundasın değil mi? | Open Subtitles | أعني ، عليكَ الذهاب للعمل، صحيح؟ |
Olmaz. Ben, gitmek zorundasın. Üzgünüm. | Open Subtitles | آسفة ، (بن) ، عليكَ الذهاب عُذراً. |
Spor salonuna gitmen lazım. | Open Subtitles | عليكَ الذهاب إلى صالَة التدريب |
- Hastaneye gitmen lazım, baba. | Open Subtitles | حسناً، عليكَ الذهاب للمستشفى |
Aslında gitsen iyi olur. | Open Subtitles | في الحقيقة، يجبُ عليكَ الذهاب. |
Bence o kokteyl partisine gitmelisin. | Open Subtitles | ربّما يجب عليكَ الذهاب لهذه الحفلة |
Arkadaşın olmak için çok fazla zorladığını bu yüzden artık Gitmen gerektiğini söylüyorsun. | Open Subtitles | ومن ثمَ تخبرني، بأني أحاولُ جاهداً لكي أصادقكَ، لذلكَ يجبُ عليكَ الذهاب. |
Marty ile gitmek zorundasın. | Open Subtitles | عليكَ الذهاب مع (مارتي) |
gitsen iyi olacak. | Open Subtitles | عليكَ الذهاب من هنا. |
- Stingo, gitsen iyi olur sanırım. | Open Subtitles | -أعتقد أنه عليكَ الذهاب |
Partiye gitmelisin. | Open Subtitles | عليكَ الذهاب للعشاء |
- Gitmeliyim. - Nereye gitmelisin? | Open Subtitles | عليّ الذهاب - إلى أينَ عليكَ الذهاب ؟ |
Sonra tuvalete Gitmen gerektiğini söyledin ve geri dönmedin. | Open Subtitles | حينها قلتَ أنّ عليكَ الذهاب للحمام ولم ترجع |
Gitmen gerektiğini sanıyordum. | Open Subtitles | خلتُ أنّ عليكَ الذهاب |