Buna, para çekimine, parmak izine... Burada neler döndüğünü bana söylemen gerek. | Open Subtitles | هذا مع السحب، وبصمة الإصبع، إنّ عليك إخباري بما يجري. |
Gel, bu harika plânını nasıl uyguladığını bana anlatmalısın. | Open Subtitles | تعال، يجب عليك إخباري كيف استطعت تنفيذ مخططك الرائع. |
Ne farkeder. bana söylemeliydin. Sağlık eğitimim var. | Open Subtitles | لا يهم , كان يجب عليك إخباري لقد تمرنت كمسعف , كان بإمكاني المساعدة |
Günün birinde, bana gerçeği söylemek zorunda kalacaksın. | Open Subtitles | سيكون عليك إخباري بالحقيقة بأحد هذه الأيام |
Ama bunun iyi basımla ilgisi yoktur. Birileri, sürekli korkar. Eğer hissettiğin buysa, bana söylemelisin. | Open Subtitles | لكن ليس لها علاقه بما نُشر لذا عليك إخباري اذا كان هذا ماتُحس به |
Elindeki ve boynundaki bu çürüklerin nasıl olduğunu bana anlatman lazım. | Open Subtitles | عليك إخباري كيف حدثت لكِ تلك الكدمات التي على يديكِ ورقبتك. |
Kim, bana söylemek istediğin başka bir şey var mı? | Open Subtitles | كيم ، هل هناك شيء آخر عليك إخباري به ؟ |
- Oğlum ama ne zaman böyle değişeceğini bana söylemen lazım, tamam mı? | Open Subtitles | حسنٌ, الآن عليك إخباري متى.. تنوي التحوّل بهذه الطريقة يا صاح؟ |
Ne zaman gideceğimi söylemene gerek yok. | Open Subtitles | لا يتوجب عليك إخباري متى أذهب. سأذهب من تلقاء نفسي |
Neler yaşadığını bana anlatmassan bu aşamadan sonra durum sadece daha da kötüleşir. | Open Subtitles | عليك إخباري بما تكابده لأن الوضع لن يزيد إلّا سوءًا من الآن. |
- Başka bir şey söylemem. - Clyde, bana söylemen gerek. | Open Subtitles | ـ لن أخبرك بأى شيء آخر (ـ عليك إخباري يا (كلايد |
Neden paraya ihtiyacın olduğunu bana söylemen gerek. | Open Subtitles | -إذن عليك إخباري سبب حاجتك إليها |
Neden paraya ihtiyacın olduğunu bana söylemen gerek. Söyleyemem. | Open Subtitles | -إذن عليك إخباري سبب حاجتك إليها |
Merhaba, Meredith, ben Kristin. Dün gece olanları bana anlatmalısın. | Open Subtitles | عليك إخباري ما الذي حصل البارحة |
Tetikçiyle ilgili bildiğin her şeyi bana anlatmalısın. | Open Subtitles | عليك إخباري بكل شيءٍ تعرفه عن القاتل |
Öyleyse bana söylemeliydin ve halletmeme izin vermeliydin, beni zorlamak yerine. | Open Subtitles | كان عليك إخباري وتركِ أتعامل مع الأمر بدلًا من إجباري |
Vurulduğunu bana söylemeliydin. | Open Subtitles | كان عليك إخباري بشأن إطلاق النار عليك |
söylemek zorunda değilsin. İstemeyeceğini düşünmüştüm. | Open Subtitles | لا يتوجب عليك إخباري لا حطت أنك لا ترغب بهذا |
Öylece çekip gidemezsin. Nereye gittiğini bana söylemelisin. | Open Subtitles | لا يمكنك الإبتعاد فحسب، يجب عليك إخباري بوجهتك. |
Elindeki ve boynundaki bu çürüklerin nasıl olduğunu bana anlatman lazım. | Open Subtitles | عليك إخباري كيف حدثت لكِ تلك الكدمات التي على يديكِ ورقبتك. |
Bunu bana söylemek zorundaydın ve bunu sende biliyorsun. | Open Subtitles | توجب عليك إخباري بهذا و انت تعلم أنه توجب عليك ذلك |
Hayatından 5 yılı geri alabilirsin ama bildiklerini söylemen lazım. | Open Subtitles | ستعود لك خمس سنوات من حياتك، لكن عليك إخباري بما تعرفه. |
Buna ne denli ihtiyacım olduğunu söylemene gerek yok. | Open Subtitles | لا يتوجب عليك إخباري بمدى حاجتي لهذا الأمر |
Neler yaşadığını bana anlatmassan bu aşamadan sonra durum sadece daha da kötüleşir. | Open Subtitles | عليك إخباري بما تكابده لأن الوضع لن يزيد إلّا سوءًا من الآن. |