"عليه الذهاب" - Translation from Arabic to Turkish

    • gitmesi gerekiyor
        
    • gitmek zorunda
        
    • gitmesi gerek
        
    • gitmesi gerektiğini
        
    • gitmesi gerekiyormuş
        
    • gitmeli
        
    • gitmesi lazım
        
    • gitmesi gerekti
        
    Çünkü senin hakkında pek te hoş olmayan şekilde konuşuyorduk. Tam da şimdi mi gitmesi gerekiyor? Open Subtitles لأنّنا كنّا نتحدّث عنك ولم يكن الأمر لطيفًا أيجب عليه الذهاب حالًا؟
    Tommy yaşı gereği liseye gitmesi gerekiyor. Open Subtitles بـما أن (تومي) هو المراهق يجب عليه الذهاب للمدرسة
    Burada oturamaz. Yani içmek istiyorsa, mutfağa gitmek zorunda. Open Subtitles لا يمكنه الجلوس هنا عليه الذهاب إلى المطبخ إن أراد الشرب
    Red'in mekana gitmesi gerek. Senin kostümlere bakman lazım. Open Subtitles ريد يجب عليه الذهاب الى الموقع ويجب عليك ان تلقى نظره على الملابس
    Ve sonra yakışıklı prens feci şekilde tuvalete gitmesi gerektiğini fark etti. Open Subtitles و عند ذالك أدرك الأميرالوسيم... أن عليه الذهاب إلى الحمام
    Eşinizin bir yere gitmesi gerekiyormuş, sanırım. Open Subtitles زوجكِ كان عليه الذهاب لمكان ما حسبما أعتقد
    Ve şu herif, eğer saygı görmek istiyorsa kesinlikle Fransa'ya gitmeli. Open Subtitles علي أخبارك، ذلك الرجل يتوجب عليه الذهاب لفرنسا ليتلقى الأحترام
    Çocuklar, babanızın gitmesi lazım. Yakında evde olurum, tamam mı? Open Subtitles يا أولاد أبوكم عليه الذهاب لكن سأكون في البيت قريبا, حسناً؟
    Hayır, acil bir işi çıktı önemli bir randevu için gitmesi gerekti. Open Subtitles لا , حصل معه أمر طارئ, موعد مهم كان عليه الذهاب.
    Cape Canaveral'a gitmesi gerekiyor. Open Subtitles "عليه الذهاب الى "كيب كانافيرال
    Babaların gitmesi gerekiyor, oldu mu? Open Subtitles والدك عليه الذهاب
    Evet ama gitmesi gerekiyor. Open Subtitles أجل، لكن يجب عليه الذهاب
    gitmek zorunda değilsiniz. Oturup bu şeyin... Open Subtitles لا أحد منكم عليه الذهاب يمكننا فقط البقاء هنا على الأرض
    İçerde kal ve polisi ara. Bir ara, evine gitmek zorunda. Open Subtitles أبقي بالداخل وأطلبي الشرطة عليه الذهاب إلى البيت أحياناً
    Ve ne zaman görüşsek birinin doğum suyu geliyor ve o da gitmek zorunda kalıyor. Open Subtitles و كل مرة نفعل يسيل ماء المخاص لإحداهن ويتحتم عليه الذهاب
    Kapıya gitmeliyiz. Herkesin kapıya gitmesi gerek. Open Subtitles علينا الذهاب للبوابة الجميع عليه الذهاب للبوابة
    - Sanırım tuvalete gitmesi gerek. Open Subtitles ‏ ‎أعتقد أن عليه الذهاب إلى دورة المياه.
    Randy'yi arayıp, soyguna zamanında yetişemeyeceğimi, bu yüzden bensiz gitmesi gerektiğini söyledim. Open Subtitles لذا اتصلت بـ (راندي) لأخبره بأنّني لن أتمكّن من العودة من أجل السطو وسيتوجّب عليه الذهاب بدوني
    Alex'i parka götürdü ve ona kısa bir süre için uzaklara gitmesi gerektiğini söyledi. Open Subtitles أخذ (اليكس ) إلى المنتزه واخبره بأن يجب عليه الذهاب لفترة وجيزة
    Bir toplantısı varmış, gitmesi gerekiyormuş. Open Subtitles بأن لديهِ موعد ، و أنّه عليه الذهاب
    Şu işe bak, Ray'in gitmesi gerekiyormuş. Open Subtitles مارأيك بذلك؟ (راي) كان عليه الذهاب سأبقى على أية حال!
    Zarfları istiyorsa, postaneye gitmeli. Open Subtitles إذا أراد المظاريف فيجبُ عليه الذهاب إلى مكتب البريد.
    Çocuklar, babanızın gitmesi lazım. Yakında evde olurum, tamam mı? Open Subtitles يا أولاد أبوكم عليه الذهاب لكن سأكون في البيت قريبا, حسناً؟
    Muhtemelen şüpheli bir yere kadar izledi, yangın belli bir noktaya ulaşınca da gitmesi gerekti. Open Subtitles تعذيب نفسي، و ربما كان الجاني يشاهدهم حتى وصل الى مرحلة النار و كان عليه الذهاب

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more