"علِمت" - Translation from Arabic to Turkish

    • biliyordun
        
    • biliyordu
        
    • bildin
        
    biliyordun ama yine de peşime düştün çünkü benimle bir ilişkin olsun istiyorsun. Open Subtitles علِمت ذلك و مازلت سعيت إليْ. لأنك تريد شيئاً معي.
    Buraya inmeden nasıl olacağını zaten biliyordun. İyi olacağım. Open Subtitles علِمت كيف سيكون الوضع قبل أن أنزل إلى هُنا.
    Bitmediğini biliyordun ve beni bıraktın. Open Subtitles علِمت أن الأمر لم ينتهي , ثُم تركتني
    Başından beri bunun ne hakkında olduğunu biliyordu. Open Subtitles لقد علِمت عن ماذا كان الأمر منذُ البِداية
    Şerifler tarafından tutuklanacağını biliyordu. Open Subtitles لقد علِمت بأنك كنتَ ستعتقل عن طريقِ الشرطة.
    Ama dün gece sen bildin. Open Subtitles لكنكَ علِمت في الليلة الماضية
    Senin DNA'ndı ve bunu biliyordun. Open Subtitles .لقد كان حمضكَ النووي ولقد علِمت ذلك
    Seni eninde sonunda yakalayacağımızı biliyordun. Open Subtitles علِمت أننا سنقبض عليك بالنهاية.
    Sonunda fikrimi değiştireceğimi biliyordun. Open Subtitles علِمت أنني أخيراً سأقبل؟
    biliyordun yani? Open Subtitles هل علِمت بالأمر ؟
    Jeremy'e güvenmem gerektiğini biliyordun yoksa kendi başıma hayatta kalamazdım. Open Subtitles (علِمت أن عليَ أن أثق بـ(جيرمي أو لن أستطيع النجاة بالحياة لوَحدي
    Mührü biliyordun. Abaddon ve Kabil'i de biliyordun. Open Subtitles علِمت بشأن العلامة علِمت بشأن (ابادون) و (قابيل)
    Her şeyi biliyordun ve benimle oynadın. Open Subtitles علِمت بشأن كل شيء، وتلاعبت بي
    Yani, kardeşin geleceğini biliyordu. Open Subtitles وأختك علِمت أنك قادم؟
    Evet, Gabrielle cazibesini kaybetmiş olduğunu biliyordu... Open Subtitles نعم, علِمت (جابرييل) أنها فقدت مظهرها الجذاب
    Evet, Gabrielle Solis, güzelliğini kaybettiğini biliyordu... Open Subtitles (نعم, علِمت (جابرييل سوليس أنها فقدت جمالها
    Susan Mayer, oğluna, her zaman istediği şeyleri veremeyeceğini biliyordu. Open Subtitles علِمت (سوزن ماير) أنها لن تستطيع دائماً أن تعطي إبنها ما تريد
    Genç öleceğini biliyordu. Open Subtitles علِمت أنّها كانت ستموت صغيرة.
    Evde fıstık ezmesi olduğunu biliyordu. Open Subtitles علِمت بأن لديك زبدة الفستق
    Evet, öyle. Nasıl bildin? Open Subtitles نعم, بالفعل كيف علِمت ذلك؟
    Burada olduğumu nereden bildin? Open Subtitles كيف علِمت بأني هنا؟
    Yardıma ihtiyacım olduğunu nereden bildin? Open Subtitles كيف علِمت أنّني بحاجة للعوّن؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more