| Onun işi, her peri masalının mutlu sonları da dahil olmak üzere, | Open Subtitles | و عمله هو أن يتأكد بإن كل قصة خيالية تسير كما يقول الكتاب |
| Onun işi bu ve senin bir sürü boş vaktin var diye mi? | Open Subtitles | لإنه عمله هو و لأنه لديك كثير من الوقت بيدك ؟ |
| Politikacı, büyülemek Onun işi. | Open Subtitles | انه رجل سياسي ، و عمله هو أن يكون جذابا |
| Bu yüzden, bütün yapmanız gereken beni asmak, sonra her şey yoluna girecektir. | Open Subtitles | لذلك كل الذي يجب عمله هو أن تشنقني وكل شي سيكون بخير بعدها |
| Sizin yapmanız gereken tek şey muayene odanızdaki koltuğu aşındırmak. | Open Subtitles | كل ما عليك عمله هو الجلوس على كرسيك فى غرفة فحصك. |
| Eğer biri hakkında araştırma yapacaksan, Tek yapman gereken google da arama yapmak. | Open Subtitles | إذا أردت معرفة أي معلومات عن أي شخص كل ما عليك عمله هو كتابة اسمه في محرك بحث القوقل |
| Onun işi toprağa tohum vermek gibidir: Gelecek içindir. | Open Subtitles | عمله هو تماما للزارع للمستقبل |
| Onun işi bizi hapse girmekten kurtaracak. | Open Subtitles | عمله هو إبعادنا عن السجن |
| Onun işi kaybeden takımı toparlamak. | Open Subtitles | عمله هو اعادة بناء فريق مهزوم |
| Onun işi... şey... | Open Subtitles | كما تعلمين، فإن عمله هو... هو |
| Onun işi benim işimdir. | Open Subtitles | عمله هو عملي |
| Evet, yapmanız gereken Bilirsiniz meşgul görünmek. Düzenlemeniz için size bir kaç rapor vereceğim. | Open Subtitles | ـ شيكاغو ـ كل ماعليك عمله هو ان تبدو مشغولا |
| Okul festivali. Bir popülerlik yarışması var. Ve yapmanız gereken tek şey kazanmak! | Open Subtitles | مهرجان المدرسه, ففيه تقام مسابقة الشعبيه, وكل ما عليّ عمله هو الفوز |
| İlk olarak yapmanız gereken olabildiğince zombiyi aradan çıkarmak olmalı. | Open Subtitles | أول شيء ترغب في عمله هو القضاء على اكبر عدد ممكن منهم |
| Eğer bir sorun olursa tek yapmanız gereken biri tuşlamak direkt beni arayacaktır. | Open Subtitles | لو واجهتِ أيّ مشاكل، فكُل ما عليكِ عمله هو الضغط على رقم "واحد" وسيتصل بي مباشرة |
| Tek yapman gereken, malı sevk etmek, fazlası değil. | Open Subtitles | كل ماكان عليك عمله هو نقل البضاعة ليس إلا |
| tamamen oyun dışı. Tek yapman gereken son darbeyi vurmak. | Open Subtitles | هيا, فهي بعيدة عن اللعبة، كل مايتعين عليكِ عمله هو القضاء عليها. |
| Tek yapman gereken bana selam vermekti. | Open Subtitles | كل ما كان عليك عمله هو القاء التحية علي فقط |