"عندما رأيتُ" - Translation from Arabic to Turkish

    • gördüğümde
        
    • görünce
        
    • gördüğüm zaman
        
    Gazetede ilanını gördüğümde zamanla jandarmaların geleceğini biliyordum. Open Subtitles عندما رأيتُ إعلانك في الورقة عرفتُ أنّ بمرور الوقت الجندرمة سيأتون لا تقلقي
    Evet. Tişörtündeki kanı gördüğümde, vurulmuş olduğunu sandım. Open Subtitles أجل، عندما رأيتُ الدمّ على قميصكِ ظننتكِ من أطلق النار عليها
    Bir keresinde gasp olayına uğramıştım. Silahı gördüğümde bacaklarım donup kalmıştı. Bunun her zaman savaş veya kaç olduğunu düşünürdüm. Open Subtitles تعرضتُ ذات مرّة للسرقة عندما رأيتُ المسدس، ولت ساقي بالفرار
    Sizin çiftlikte, sabanın arkasındayken çektirdiğiniz resmi görünce... Open Subtitles و عندما رأيتُ صورتك تلك التي في المزرعة و التي تقفين بها خلف المحراث
    Burada olmadığını görünce düşündüm ki, kendime yardım edebilirim. Open Subtitles عندما رأيتُ أنّها ليست موجودة فكرّتُ بأن أساعد نفسي
    Yani evet, adamı gördüğüm zaman ağzını burnunu dağıtmak istedim, doğru. Open Subtitles أعني أجل ، عندما رأيتُ الرجل -كنت أرغبُ بضربة بشدّة، بالتأكيد
    Neden burada olduğunu. Yüzüğünü ilk gördüğümde emin olamamıştım ama bekârsın, değil mi? Open Subtitles سبب وجودك هنا، لم أكن متأكدة في البداية عندما رأيتُ خاتمك، ولكنّكَ عازب، صحيح؟
    Günün erken saatlerinde at heykelini gördüğümde bacakların paslandığını ve ucuz bronz- magnezyum alaşımdan yapıldığını gördüm. Open Subtitles عندما رأيتُ تمثال الحصان في وقتٍ سابقٍ اليوم، لاحظتُ أنّ الساقين مُؤكسدة ومُتشققة من خليط البرونز والمغنيسيوم.
    Geleceğimi gördüğümde bu hayatımın en güzel günüydü. Open Subtitles عندما رأيتُ مستقبلي كان أفضل أيام حياتي
    Kanın anneme sıçradığını gördüğümde tek düşünebildiğim sizi kaybetmek istemediğimdi. Open Subtitles عندما رأيتُ الدمَ يصيبُ أمّي، كلّ ما فكّرتُ به كان... أنّني لا أريدُ أن أخسركما.
    - Bunu istediğimi sanıyordum ama kağıdın üzerinde ismini gördüğümde o imzayı atamadım. Open Subtitles ظننتُ أنّ هذا ما كنتُ أريده، ولكن عندما رأيتُ إسمك على الوثائق... لم أستطع فحسب. لم أستطع التوقيع.
    - İtiraf etmeliyim ki önce bunu gördüğümde bir tür top sanmıştım. Open Subtitles ... أعترف ، عندما رأيتُ هذا لأول مرة إعتقدتُ أنه نوعٌ ما من المدافع
    Dün gazeteyi görünce yediklerim ağzıma geldi resmen. Open Subtitles عندما رأيتُ الجريدة بالأمس تقيّأتُ تقريباً الشوفان
    Yedek listesinde adını görünce ne kadar şaşırdım tahmin et. Orada yapacağım şeylerin bir parçası olamazsın. Open Subtitles تصوّري دهشتي عندما رأيتُ اسمكِ على قائمة الإنتظار
    İyi bir hayatı olmadığını görünce, bir daha gidemedim. Open Subtitles و عندما رأيتُ أنّه لم يحصل عليها، عجزتُ عن الرحيل.
    Televizyonda haberleri görünce en ufak faydası olmadı. Open Subtitles لكن عندما رأيتُ الخبر على التلفاز، لم يُساعدني الأمر البتة
    Elinin dizine gittiğini görünce ceketinden telefonunu yürüttüm. Open Subtitles لقد أخذت هاتفه من معطفه عندما رأيتُ يده على ركبتك
    Ama korumasının neyin peşinde olduğunu görünce daha büyük bir olay olduğunu anladım. Open Subtitles لكن عندما رأيتُ ما تُخطط له حارسته الشخصيّة، كنتُ أعرف أنّه كان شيئاً كبيراً.
    Kopardığın yaygarayı gördüğüm zaman yaptığım ilk şey iğrenç günlüğünü okumaktı. Open Subtitles عندما رأيتُ الضجة التي افتعلتَها.. فإن أول شيء فعلتُه... هو قراءة مدونتك القذرة.
    Süslemeleri gördüğüm zaman deliye döndüm. Open Subtitles عندما رأيتُ الزينة ، أصبتُ بالجنون
    Tuhaf, Olivia'ya sarıldığımda, gözlerindeki kederi gördüğüm zaman, Open Subtitles غريب، عندما عانقتُ (أوليفيا) عندما رأيتُ الأسى في عيونها

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more