Bize bir şey olduğunda ilk kararımız bunun iyi mi kötü mü olduğu. | TED | عندما يحدث شيء ما لنا، نقرر أولاً، ما إذا كان جيداً أم سيئاً؟ |
Ve bu olduğunda en iyi niyetli cümleler bile yanlış anlaşılabilir. | Open Subtitles | و عندما يحدث ذلك, فأن افضل النوايا يُمكن أن يُساء فهمها |
O olduğunda, işleri biraz değiştirmeyi seviyorum ve diyorum ki: | Open Subtitles | عندما يحدث هذا , أحب أن أغير قليلاً ما أقوله |
Bana, kötü bir şeyler olduğu zaman evi nasıl temizlediğini anlatmıştın, hatırlıyor musun? | Open Subtitles | تعرفين ما تقوليه لي دائماً لتنظيف المنزل عندما يحدث أي شيء سيىء ؟ |
Başka yerlerde olduğu zaman hiç bu kadar kafa yormamıştım. | Open Subtitles | أنا.. لم أفكر كثيراً في الأمر عندما يحدث بمكانِ آخر |
Onu hayal meyal hatırlıyorum ama Ne zaman denesem bana bir şey getiriyor. | Open Subtitles | لا أحلم بها إلا نادرا، ولكن عندما يحدث هذا فإنها دائما ما تحضر لي شيئا |
Bu gerçekleştiğinde de "Yalancı Ay" denilen büyüyü yapmak mümkün olur. | Open Subtitles | و عندما يحدث ذلك يصبح من الممكن اطلاق تعويذة القمر الكاذب. |
Bugünkü gibi bir olay olduğunda her şeyi tekrar yaşıyoruz. | Open Subtitles | لذا عندما يحدث شيئاً كهذا اليوم يعيد ذلك كل الذكريات |
Ve bu olduğunda, biz genellikle eskiden olduğumuz o küçücük parçaya tutunmaya çalışırız. | Open Subtitles | عندما يحدث ذلك، نحاول أغلب الأحيان التشبت ولو بشيء قليل مما كنا عليه |
Ve bu olduğunda ait olduğun yerde, burada benimle olmanı istiyorum. | Open Subtitles | و عندما يحدث ذلك أريدك أن تكون حيث تنتمي هنا، معي |
Bu çok sık olmaz ama olduğunda harikadır. | TED | هذا لا يحدث عادة، لكنه رائع عندما يحدث. |
Bu olduğunda, onların kim oldukları önemsizleşir. | TED | عندما يحدث هذا، فإننا غير قادرين على تقدير من هم. |
Bu olaydan sonra beklenmeyen olduğunda her yerde kolayca bulunan bir maske nasıl yapılabilir diye düşünmeye başlamış. | TED | لذلك كانت دائمًا تفكر بعد ذلك في إمكانية وجود قناع بسيط يكون متوفرًا في كل مكان عندما يحدث غير المتوقع. |
Bu olduğunda, beyin dahili konuşma sisteme çok zayıf işaretler gönderir. | TED | عندما يحدث ذلك، الدماغ يرسل إشارات ضعيفة جدًا إلى نظام الكلام الداخلي. |
Böyle olduğunda acil bir telefona cevap verdiğimi düşün. | Open Subtitles | عندما يحدث هذا، فكّر فحسب بأنها عليها أن تكون على الهاتف بسبب مكالمة طارئة |
Çünkü tek bir şeyden emindi, babaların çocuklarıyla bağlantıları olduğu zaman, dönmeleri pek olası değildir. | TED | لأنه كان يعلم شيئاً مؤكداً، عندما يحدث تواصل بين الآباء و أبنائهم ، لن يعود الآباء مرة أخرى إلى السجن. |
Sadece, bizim için önemli olan birine, birşey olduğu zaman, umursuyoruz. | Open Subtitles | نحن نهتم فقط عندما يحدث هذا لشخص مهم بالنسبة لنا |
Senin yanında olacağım. olduğu zaman söyle de haberim olsun. | Open Subtitles | لذا, عندما يحدث هذا الشيىء تأكد ودعنى أعرف |
Bu sana Ne zaman olsa, ne söylediğini bilirsin? | Open Subtitles | أتعرف ما الذى تقوله دائماً عندما يحدث ذلك معك؟ |
Ama bütün bunlar olurken, benim için bir şey yapmanı istiyorum. | Open Subtitles | لكن عندما يحدث هذا أريد منك أن تفعل شيئاً بالنسبة لي |
Fakat herhangi bir şey olursa beni arayacağına söz ver. | Open Subtitles | لكن، عديني بأنكِ ستتصلين بي عندما يحدث أي خطب ما |
Bu benim başıma geldiğinde, Babamla geçirdiğim güçlü bir deneyimi hatırlıyorum. | TED | عندما يحدث ذلك لي، أتذكر تجربتي القوية التي عشتها مع والدي. |
Her zaman görebileceğiniz bir şey değil ama Gerçekleştiği zaman her daim doğru olur. | Open Subtitles | ذلك لا يحدث في الغالب لكن عندما يحدث في الغالب يكون صحيحا |