Tıpkı benim için anlamı olan her şeyi elimden aldığın gibi. | Open Subtitles | أتعرفين، أشبه بأخذكِ كلّ شيءٍ عنى لي أيّ شيءٍ. |
Mahvettim. benim için anlamı olan tek şeyi bıraktım. | Open Subtitles | فقد أفسدت علاقتنا وتخلّيت عن الشيء الوحيد الذي عنى لي الكثير: |
Dert etme, Andrew. Gelmenizin bile benim için anlamı büyüktü. | Open Subtitles | لا تقلق آندرو، عنى لي كثيراً أنك أتيت |
Geldiğiniz için çok teşekkür ederim, Dinle, benim için çok şey ifade ve kapı ile çiçek bırakacak? | Open Subtitles | ، اسمعني ، شكرا كثيراً لقدومك لقد عنى لي كثيراً هل تترك الأزهار على الباب ؟ |
Benim daha iyi bir insan olmam bir şey ifade etseydi, senin için de değişirdim. | Open Subtitles | كنت ساتغير من أجلك لو عنى لي انني سأكون شخص أفضل لم أكن اريدك لتفعلي ذالك |
Davadan çekilmenin benim için anlamı büyüktü. | Open Subtitles | عندما تنحّيت، عنى لي ذلك الكثير |
Seçim akşamındaki konuşmamızın benim için anlamı büyük. | Open Subtitles | {\pos(192,220)}حوارنا ليلة الإنتخابات عنى لي الكثير |
benim için anlamı çok daha büyüktü. | Open Subtitles | فقد عنى لي أكثر ما عنى لهم. |
- benim için anlamı büyüktür. | Open Subtitles | -لقد عنى لي الكثير |
Oyundan çıkman çok şey ifade etti ama sana asla izin vermemeliydim. | Open Subtitles | لقد عنى لي الكثير ان تنسحب لكن لم يكن علي أبداً تركك تفعل ذلك |
Gitmeden seninle balık tutmak bana çok şey ifade etti. | Open Subtitles | الصيد معك عنى لي الكثير قبل أن تغادر |