Onlara sarılmak istediğimde neden diye düşünüyor. Bu nasıl bir şey biliyor musun? | Open Subtitles | إن حاولت معانقتهم أراها تتساءل عن السبب هل تدركين ماهية ذلك ؟ |
neden diye sormadın. | Open Subtitles | حصلت على هدية ولم تتكبد عناء السؤال عن السبب |
Sinirlisiniz ama nedenini bilmiyorsunuz. Kendinizi suçlu hissediyorsunuz Nedeni hakkında fikriniz yok. | Open Subtitles | تشعر بالغضب ولا تعرف السبب تشعر بالذنب وليس لديك أدنى فكرة عن السبب |
Ama bunu o kadar hızlı ve kolayca yapıyoruz ki gerçekten Neden olduğunu bildiğimizi düşünüyoruz. | TED | لكننا نفعل ذلك بكل سرعة وسهولة لدرجة أننا نعتقد في الواقع أننا نعرف الإجابة عندما نجيب عن السبب. |
Hayır, hepsinin bir önemi var ve size bir örnekle bunun nedenini açıklayacağım. | TED | بلى، إنه يهم قليلًا، وسأعطيكم مثالًا عن السبب. |
Zamanında sebebi ya da ihtiyacı önemsenmeyen pek çok adamın, istekli olmadığını anladım. | Open Subtitles | لقد إكتشفت ذلك مبكراً أن معظم الرجال بقض النظر عن السبب أو الحاجة |
Orada daha iyisini yapıyorlar. neden diye sormayın. | Open Subtitles | يقومون بذلك أفضل بكثير و لا تسألوني عن السبب |
Oraya gitmek istedim ama sürekli bana neden diye sordular. | Open Subtitles | أردتُ الذهاب إلى الاستديوهين لكنهما ظلتا تسألانني عن السبب |
Amerika'ya gittiğimi öğrenirse neden diye sorar. | Open Subtitles | إن أخبرتها بأنني ذاهب إلى أمريكا ستسألني عن السبب |
Şu ana kadar neden diye sormak hiç aklına gelmedi mi? | Open Subtitles | لم يخطر ببالك أن تسأل عن السبب حتى الآن؟ |
Her şey onun suçlu olduğunu gösterirken sen ona sadık kaldın, ve ben de kendime neden diye sorup durdum. | Open Subtitles | لا طالما بقيت بجانبه خلال كل شئ أتهم به و لا طالما سألت نفسي عن السبب |
ve bana bakıp neden diye sorduğun zaman. şu anı hatırla. | Open Subtitles | وحين تنظر إليّ وتسألني عن السبب فتذكّر هذه اللحظة. |
Ama gayriresmi olarak, Rus yetkililerin ölüm Nedeni hakkında hiçbir fikri yok. | Open Subtitles | ولكن بشكل غير رسمي , السلطات الروسية لاتملك فكره عن السبب المؤدي لقتله |
Bunun Nedeni hakkında biraz açıklama yapayım. | TED | دعوني أخبركم قليلاً عن السبب. |
Sinirlisin, Neden olduğunu bilmiyorsun. Suçlu hissediyorsun, hiçbir fikrin yok. | Open Subtitles | تشعر بالغضب ولا تعرف السبب تشعر بالذنب وليس لديك أدنى فكرة عن السبب |
Neden olduğunu merak ediyorum. Neden olduğunu bilmiyorum. | Open Subtitles | . أنا كنت فقط اتسأل عن السبب . ولا أعرف لماذا |
Mutlu değilsin ve bence bunun nedenini konuşma zamanımız geldi. | Open Subtitles | أنت لست سعيدة وقد حان الوقت للتحدث عن السبب |
Cinayet gecesinde stüdyoya geri döndüğünüzü biliyoruz. Sorduğum şey ise sebebi. | Open Subtitles | نعرف أنّكَ عدت إلى الأستوديو ليلة الجريمة وأنا أسأل عن السبب |
Tabi ki, Afrika'ya gidip halka sebebini sormalıydım. | TED | و بالطبع كان علي الذهاب الى افريقيا و أسأل الناس عن السبب. |
Burada benim oğlum ölüyor ve hiçbirinizin Neden olduğuna dair en ufak bir fikriniz yok. | Open Subtitles | هذا ابني، وهو يحتضر ولا يبدو أنّ أحد منكما لديه فكرة عن السبب أعلم |
Seni buraya getirenin ne olduğu hakkında, açıklama yapman gerek. | Open Subtitles | أحتاجك أن تعترفي عن السبب الذي جعلك تأتين إلى هنا |