"عن قصد" - Translation from Arabic to Turkish

    • kasıtlı olarak
        
    • Kasten
        
    • bile bile
        
    • Bilerek mi
        
    • Bilerek değil
        
    • isteyerek
        
    Fen bilimleri kasıtlı olarak yapılandırılmışken onlar Kasten yapılandırılmamışlar. TED إنها عن قصد غير منظمة، في حين أن العلوم منظمة بشكل مقصود.
    Sen kasıtlı olarak gizli projeyi tehlikeye attın. Onu geri alıyoruz. Open Subtitles لقد عرّضت المشروع للخطر عن قصد نحن سنعيده
    İşi gereği toksinlere kazara değil, kasıtlı olarak maruz bırakılıyor. Open Subtitles ليس لديه عمل ينتج عنه التعرض للسموم بالخطأ بل لديه عمل للتعرض للسموم عن قصد
    Ve... bunun için özür dileyemem çünkü Kasten yaptığım birşey değildi bu Open Subtitles ولا يمكنني أن أعتذر عن ذلك لأنني لم أفعل ذلك عن قصد
    Kocam, eli boş dönerse senin Kasten bizi yanlış yönlendirerek gerçeği sakladığını... Open Subtitles اذا رجع زوجي خالي الوفاض سأضطر لأعادة تفكير انت ضللتنا عن قصد
    Nasıl kendi olacağını öğrenmesi lazım ama bile bile. Open Subtitles عليه أن يتعلم كيف يكون على طبيعته و لكن عن قصد
    Sonra da benim temizlemeden duramayacağımı bilerek kasıtlı olarak böyle bırakıp gittin. Open Subtitles و بعد ذلك غادرت عن قصد و أنت تعرف أنه لا يمكنني الجلوس هنا دون تنظيف هذا
    Beni kasıtlı olarak bekletiyorsunuz bu uyuşturucu suçlaması yalanı gibi. Open Subtitles لقد أبقيتني مُنتظراً عن قصد و كأن تُهمة المخدرات تلك مُلفّقة إليّ
    Hala gözaltındasın kasıtlı olarak esrar bulundurmaktan. Open Subtitles حسناً، انت لا تزال تحت المراقبة بتهمة الحيازة عن قصد الجدول 1 في المخدرات
    kasıtlı olarak yanlış bilgi veriyor olabilirler. Open Subtitles ويمكن أن يكونوا يغذوننا بمعلومات خاطئة عن قصد
    Birileri bunun kasıtlı olarak yapıldığını düşünüyor ve ben de kimin bizim evi yakmak isteyebileceğini merak etmeye başladım. Open Subtitles ويعتقدون أن أحداً فعل ذلك عن قصد وأنا بدأت أتساءل من يريد أن يحرق بيتنا ؟
    Boston'da yaşayacaksan, o şapkayı takacaksın. Tamam. Bunu kasıtlı olarak yaptın. Open Subtitles إذا كنت ستعيش فى بوسطن يجب أن ترتدى القبعة حسنا لقد فعلت هذا عن قصد
    Onun tarihe bakışı taraflıydı, yalan söylüyor, gerçekleri çarpıtıyordu. ve en önemlisi bunu kasıtlı olarak yapıyordu. TED وكان عرضه للتاريخ مغرضاً، لقد كذب، وشوّه -- والأهم من ذلك، قام بذلك عن قصد.
    - Kahrolasıca. Yazık oldu. - Günü Kasten boşa geçirttin. Open Subtitles ـ اللعنة، أنها مشكلة ـ أنّك ضيعت اليوم عن قصد
    Tamam, az dinle bakalım, eğer hatırlarsan geçen sene bilerek, Kasten anne babanın lafına karşı gelip partiye kaçtın, tamam mı? Open Subtitles حسناً، أصغِ إلي، إن كنت تذكرين، في العام الماضي قمت عن قصد بالخروج عن طاعة والديك والتسلل خارجاً لارتياد حفل، حسناً؟
    Hocam, gören de Kasten yaptığınızı sanır. Open Subtitles بروفيسور , قد يقول البعض أنك تقوم بذلك عن قصد
    Beni ya görmedi ya da Kasten yönünü değiştirdi. Open Subtitles إنها لا تراني أو أنها تحولت إلى الطريق الأخر عن قصد
    İyi arkadaşlık demek arkadaşını inciteceğini bile bile bir şey yapmamaktır. Open Subtitles مايجعلك صديقاً جيداً هو ألّا تفعل شيئاً عن قصد قد يؤذي شخصاً آخر
    Bilerek mi böyle ahmak gibi davranıyorsun ahmak gibi davranmaya hakkın olduğunu göstermek için mi bilmiyorum her halükarda ahmak gibi davranıyorsun. Open Subtitles لاأعلم إن كنت تتصرف بحقارة عن قصد أو فقط لتُبين أنه من حقك أن تتصرف بحقارة في كلتا الحالتين فأنت تتصرف بحقارة
    Bilerek değil . Ben biliyorum . Open Subtitles ليس عن قصد , انا اعرف هذا
    Yine mahalleleri, iş yerlerini ve okulları isteyerek böldük. TED مجددًا قمنا عن قصد بالفصل بين الأحياء وأماكن العمل والمدارس.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more