Eşcinsel ya da biseksüel olmakta bir sorun yok ki... | Open Subtitles | لأنه لا عيب في أن تكون شاذ أو ثنائي الجنس |
Uzaktan kumandanın pillerinde bir sorun vardır. | Open Subtitles | حسناً، حسناً، لا بد من وجود عيب في البطاريات التي في الريموت كنترول |
Korkak olmakta utanılacak bir şey yok. Korkak mı? | Open Subtitles | حمداً لله أنك عدت لا عيب في أن تكون جباناً |
Ama küçük entelektüel merakı tatmin etmekte de yanlış bir şey yok. | Open Subtitles | و مع ذلك لا عيب في إرضاء القليل من الفضول الذهني |
Onları birbirlerinden ayırmak için kasten irise bir kusur yerleştiriliyormuş. | Open Subtitles | A عيب في السوسن بنيت إلى الإجراء لإخبارهم على حدة. |
Bu çok albenili bir mesajdır, çünkü belirlemenin yanlış bir tarafı yoktur; aslında çok tatmin edicidir. | TED | وهذه رسالة رائعة، لأنه لا يوجد عيب في القياس فهو في الواقع مُرضٍ. |
Randevum yok ama ablam yardım istemekte utanacak bir şey olmadığını söyledi. | Open Subtitles | ليس لديّ موعد، ولكن أختي تقول أنّه لا عيب في طلب المساعدة. |
Sizce bir yanlış yoksa bence de yok. | Open Subtitles | لا عيب في ذلك، إذا كنت ترى أنّه لا عيب في ذلك |
Bunda yanlış olan bir şey yok. Fakat annen seni daha önemsediğinden ben buradayım. | Open Subtitles | لا عيب في ذلك، لكنّي هنا لأنّها أولتكَ الأولوية الأولى عنه. |
Öyle çocuklarda bir sorun olduğundan değil tabii. | Open Subtitles | ليس هناك أي عيب في هذه النوعية من الأطفال |
Kastettiğim, eğer ailenizde sevmediğiniz biri varsa onun ağzına sıçmanız bir sorun teşkil etmez. | Open Subtitles | ،لكن بشكل عام إن وجدت فرداً من العائلة ،لا تحبه فلا عيب في قمعه |
Döndüğüne sevindim ve geç öğle yemeğinin bir sorun çıkarmayacağı konusunda sana güveniyorum. | Open Subtitles | تسعدني عودتكِ وأثق انك لن تجدي اي عيب في غذائنا المتأخر |
Harika bir keşifte bulundum-- bu çocuklarda, sevgi ve güneş ışığı ve yemek ve coşku ve Herbie'nin müziğinin tedavi edemeyeceği bir sorun yok. | TED | لقد حققنا اكتشافا مذهلا -- ليس هناك عيب في الاطفال لايمكن للمحبة وضوء الشمس والطعام والحماس وموسيقى هيربي ان تشفيه. |
Sindirim Bozuklukları Doktoru'nun ofisine gelmekte utanılacak bir şey yok. | Open Subtitles | لا عيب في القدوم إلى أخصائي الامراض الباطنية |
Bir seferlik es geçmende utanılacak bir şey yok. - Kontrolü ben yaparım. | Open Subtitles | وله أولاد صغار حسنا, لا يوجد عيب في عدم المشاركة بهذه الحالة |
Bunda yanlış bir şey mi var? | Open Subtitles | اخبرني الآن، هل من عيب في ذلك؟ |
Birini kalbinin derinliklerinde sevebilirsin bunda yanlış bir şey yok. | Open Subtitles | يمكنك ان تحب شخصاً من اعماق قلبك... ولا عيب في ذلك. |
Çorbanda bir kusur yok Aç değilim pek . | Open Subtitles | ليس بسبب عيب في الحساء لكنّني لم أعُد جائعاً |
Eğer savaş oyunu olarak satrançta bir kusur varsa o da şudur: | Open Subtitles | لو أنّ هناك عيب في , لعبة الشطرنج كلُعبة الحرب : فهو هذا |
Fırsatçı biri olmanın yanlış bir tarafı yok. Hatta, hayran kaldığım bir özelliktir. | Open Subtitles | لا عيب في الانتهازية إنها سمة أعبدها حتى |
Parasını istemenin yanlış bir tarafı yok. | Open Subtitles | لا عيب في طلب المساهمة من الناس |
Ciddi şekilde yaralanmış gibisin. Güçten düştüğünü söylemekte utanacak bir şey yok. | Open Subtitles | لقد أصبتَ بجراحِ بالغة ولا عيب في الاعتراف بفقدانك لمستكَ |
Rahatlamakta bir yanlış yok demek ki. | Open Subtitles | أعتقد أنه لا عيب في أن تدع شعرك للأسفل |
Sen aileni korumaya çalışıyordun ve bunda yanlış olan bir şey yok. | Open Subtitles | اعني، كنت فقط تحمي عائلتك ولا يوجد عيب في ذلك |
Her yara izi ve kusurun geçmişini merak ederdim. | Open Subtitles | كنت أحب أن أتخيل تاريخ كل جرح قديم وكل عيب في الجسد |
Satıcı olmanın kötü bir tarafı yok. Babasına eski tost makinesini satmakta yardım etmek değil. | Open Subtitles | لا عيب في كونه بائعاً جوالًا - يجب أن يتبع حياته الخاصة - |