O zamandan beri, İnternet, iletişim biçimimizi, iş yapma biçimimizi hatta yaşam biçimimizi değiştirdi. | TED | و منذ ذلك الحين، غيّر اﻹنترنت طريقة تواصلنا وطريقة عملنا، و حتى طريقة عيشنا. |
Benden, çocuktan, bu köhne delikteki yaşam şeklimizden. | Open Subtitles | مني ومن الولد وطريقة عيشنا في هذا الجحر المكسر. كل شيء |
Nerede yaşadığımız konusunda kararlar alıyoruz, kiminle evleneceğimizi ve kimlerin arkadaşımız olacağını inançlarımız doğrultusunda kararlaştırıyoruz. | TED | ونتخذ قرارات حول أماكن عيشنا ، ومن نتزوج ،وحتى من سيكونون أصدقاءنا ، اعتماداً على ما نؤمن به مسبقا. |
Bu zamanlarda Fransız Polinezya'sında yaşadığımız gerçeğine sövüyorum. | Open Subtitles | في الأوقات مثل هذه ألعن حقيقة عيشنا في بولينزيا الفرنسية |
Dezenfekte edilmiş dünyamızda yaşama biçimimizden dolayı, tabii bakteri bulaşmış besin almıyorsanız, | Open Subtitles | بسبب طريقة عيشنا في عالم مطهَّر، إلا إذا كنتَ تأكل أطعمة ملوّثة بالبكتيريا، |
Bunlar, şehirlere, işe ve nasıl yaşadığımıza dair ilginç yeni konseptler ortaya çıkmasına olanak sağlayacaktır. | TED | ستفعّل مفاهيم جديدة ومقنعة عن كيفية تصميم مدننا وأعمالنا وطريقة عيشنا |
Daha büyük köy, yaşam tarzımızda evren bilincinin artması demektir. | Open Subtitles | القرية الأكبر تعني أنّ طريقة عيشنا تغدو وعي الكون |
Ancak yaşam tarzımız hakkında mantıklı düşünmenin mantıksız olduğunu kabul etmiyorum. | Open Subtitles | لكنني لا أفهم إن كنتُ غير منطقية لمجرد محاولتي أن أكون منطقية بشأن ترتيب عيشنا |
Dul'un yaşam biçimimizi korumakla ilgisi olmayacağını anlamıştım. | Open Subtitles | كنت أرى الأرملة لا تهتم بالحفاظ على طريقة عيشنا. |
Bugün, yeni teknolojiler yaşam tarzımızı kaçınılmaz şekilde değiştirse de üretim, halen ekonomik büyüme ve istikrarın lokomotifi durumunda. | TED | اليوم، لا يزال التصنيع هو المحرك الرئيسي للنمو والاستقرار الاقتصاديين، رغم تغيير التكنولوجيات الجديدة حتميًّا لطريقة عيشنا. |
yaşam tarzımıza saygı duymuyorsun. | Open Subtitles | ليس لديك أي أحترام لطريقة عيشنا |
Bu iki faktör, yani aşırı nüfus ve yaşam tarzımız bir üçüncü faktörü tetikliyor, o da fosil yakıtlara olan bağımlılığımız. | Open Subtitles | إذاً هذان هما العاملَين الأولَين، الفائض السكاني وطريقة عيشنا تؤدّي إلى المشكلة الثالثة، ألا وهو الاعتماد على الوقود الأحفوري. |
Arkadaşların artık burayı biliyor. O yüzden yaşadığımız yere dönmek için adayı terkediyoruz. | Open Subtitles | أصدقائك يعرفون أين نحن لذا يجب علينا ترك هذه الجزيرة و العودة إلى مكان عيشنا |
Ancak asıl olması gereken şehirlerimizde şu an yaşadığımız gibi yaşamamak. | Open Subtitles | على كل حال , التحدي القائم هي مُحاولة تغيير طريقة عيشنا مع الطبيعة في مُدننا القائمة. |
Bazen yaşadığımız yerlerde, aynı rüzgarı yakalarsın. | Open Subtitles | في بعض الأحيان في أماكن عيشنا تلتقط نفس النوع من النسيم |
Kendimizi korumak ya da yaşadığımız yeri genişletmek için. | Open Subtitles | إما لحماية أنفسنا أو لتوسيع مكان عيشنا |
Bu kasabada yaşadığımız yeri herkes biliyor! | Open Subtitles | الجميع على دراية بمكان عيشنا هُنا بالقرية! |
Biz, tür olarak benzersizce Dünya için, Dünya'da, Dünya ile geliştik. yaşama koşullarımızdan o kadar memnunuz ki Güneş'in hayatının ve kaynaklarının sonlu olduğunu fark edemeyecek kadar meşgul ve umarsız kaldık. | TED | وقد تطورنا كنوع بشكل فريد من أجل الأرض وفوقها وبها، ونحن سعداء جدا بظروف عيشنا لدرجة أننا كبرنا مع حس بالرضى لكننا فقط مشغولون جدا لدرجة أننا لم نلاحظ أن مواردنا محدودة، وأن عمر شمسنا أيضا محدود. |
Tüm bunlarla yaşama şeklimiz. | Open Subtitles | طريقة عيشنا حول كل هذه الأشياء. |
Bence Scott ve ben beraber yaşama işini başaracağız gibi. | Open Subtitles | أظن أن عيشنا مع بعض سيكون أمراً جيداً |
Neden yaşadığımıza ve neyin uğruna canımızı vereceğimize karar veren kimdir? | Open Subtitles | من الذي يقرر سبب عيشنا والذي سنموت ونحن ندافع عنه من الذي يقيدنا؟ |
Birlikte yaşamamız konusunda için rahat, değil mi? | Open Subtitles | ألا تزالين موافقة على عيشنا سوياً تحت سقف واحد؟ |