Costelloların eşyaları arasında tıbbi hidromorfon numuneleri bulundu. | Open Subtitles | عينات صيدلية من الهايدرومورفون عُثر عليها في ممتلكات آل كاستيللو |
O araç cinayet mahallinde bulundu. 2 saat önce bulduk. | Open Subtitles | لقد عُثر عليها في موقع الجريمة .قبل ساعتين |
Griffith Park'ın uzağında sığ bir mezarda bulundu. | Open Subtitles | عُثر عليها في قبر ضحل في منطقة نائية من حديقة غريفث |
Kesin konuşursak, Joseph Purl'ün vücut parçaları Güney Dakota'da Rapid City'nin hemen dışındaki ormanda bulundu. | Open Subtitles | لأكون دقيقا,الأجزاء المقطعة لـ جوزيف بيرل عُثر عليها في الغابة خارج رابيد سيتي.لولاية داكوتا الجنوبية |
Olay yerinde sadece sanığa ait başka parmak izleri bulundu. | Open Subtitles | البصمات الآخرى الوحيدة التي عُثر عليها في مسرح الجريمه تعود للمدعى عليه. |
Onlar, Hong Kong'da geleneksel Çin ilaçları satan bir mağazada bulundu. | Open Subtitles | عُثر عليها في متجر بهونج كونج يقوم ببيع الأدوية الشعبية |
Erken saatlerde Tony Allen'In cesedi bulundu. | Open Subtitles | جثة توني عُثر عليها في وقت مبكر من اليوم |
Bay Wu Ling'in cesedi, rıhtım kenarında dar bir yolda bulundu. | Open Subtitles | جثة السيد "لينغ" عُثر عليها في ممر جانبي قرب المرفأ |
Sabah 05:40'ta bulundu. | Open Subtitles | عُثر عليها في 5: |