"عِنْدي وقتُ" - Translation from Arabic to Turkish

• zamanım yok
• vaktim yok
• zamanım var
• vaktim var

Yıldönümü metni yazacak zamanım yok.
أنا ما عِنْدي وقتُ للصُعُود بخطابِ تذكاريِ.

Her yeri gözetleyecek sistemi kurmaya zamanım yok.
أنا ما عِنْدي وقتُ كافيُ. هذا المعرضِ لا يَنفجرُ.

Bakın, fazla zamanım yok.
النظرة، أنا ما عِنْدي وقتُ كثيرُ.

Yapmayın. Bu saçmalığa ayıracak vaktim yok.
بصراحة، أنا ما عِنْدي وقتُ لهذا الهراءِ.

Mr. Van Eyck, hiç vaktim yok. Sadede gelin.
سّيد فان ايرك أنا ليس عِنْدي وقتُ تعال إلى العملِ.

Benim zamanım var. Bende hepimiz için zaman var.
أنا عِنْدي وقتُ ، أنا عِنْدي وقتُ بما فيه الكفاية لنا كلّنا

Mektubu geri alacak vaktim var.
أنا ما زِلتُ عِنْدي وقتُ للحُصُول على ذلك ظهرِ الرسالةِ.

Oyunlar için zamanım yok Phoebe.
أنا ما عِنْدي وقتُ للألعابِ، فويب.

Yeniden muayene olup gün almak için zamanım yok!
أنا ما عِنْدي وقتُ ليَعمَلُ إستشارة والجدولة ثانية من البداية!

- Afedersiniz, zamanım yok!
- أَنا آسفُ، أنا ما عِنْدي وقتُ.

Şu anda gerçekten zamanım yok.
"أنا حقاً ما عِنْدي وقتُ الآن.

Şakalaşacak zamanım yok.
أنا ما عِنْدي وقتُ لهزلِكَ.

zamanım yok.
أنا ما عِنْدي وقتُ.

Bakın, buna vaktim yok. Tamam mı?
النظرة، أنا ما عِنْدي وقتُ لهذا، حَسَناً؟

Böyle saçmalıklara ayıracak vaktim yok.
لذا أنا ما عِنْدي وقتُ لهذه الفضلاتِ التافهةِ.

Ortadan kayboldu ve burada beni yanlız başıma bıraktı, işte bu yüzden durup sizinle sohbet etmeye vaktim yok.
هو يُختَفي ويُتْرَكُني لرَكْض هذا المكانِ لِوحدي، الذي حقاً لِماذا أنا ما عِنْدي وقتُ لوَقْف ودَرْدَشَة.

Bak, bu saçmalığa ayıracak vaktim yok.
يا، نظرة، أنا ما عِنْدي وقتُ لكُلّ هذه الفضلاتِ.

Halkadan çıktığım için artık daha çok boş zamanım var.
عِنْدي وقتُ فراغ أكثر بكثيرُ الآن بأنّني تَركتُ الدائرةَ.

Bolca zamanım var.
انا عِنْدي وقتُ.

Oh, evet, sanki toplantıya gidecek vaktim var.
أوه،نعم، مثل كما لوأن عِنْدي وقتُ للسَفَر في رحلة بحرية.

Senin yazacak vaktin varsa, benim de okuyacak vaktim var.
عِنْدَكَ وقتُ لكِتابَته عِنْدي وقتُ لقِراءته