Olsak iyi olur yoksa gelip yemeğini senin yerine yiyeceğim. | Open Subtitles | ، من الأفضل أن نكون كذلك أو سآكل غدائك بالنيـابة عنك |
Neptün'ün ikinci uydusundaki bir tüy ağırlığındaki senin yemeğini takas edelim mi? | Open Subtitles | بوزن ريشة على القمر الثاني لكوكب نبتون من غدائك |
Yeni yağlanmış deri kanepe, sert kahve aşağıdaki kafeteryadan gelen egzotik öğle yemeği kokusu. | Open Subtitles | والصوفا الزيتية الريشية القهوة الحارقة عبر غدائك المميز غريب الشكل المنطلق من البوفيه السفلي |
Olsa iyi olur. Yoksa senin öğle yemeğini yiyeceğim. | Open Subtitles | من الأحسن أن نكون جيدين سويا أو سوف أذهب و أكل غدائك و سأعود فى خلال ساعتي يا أليكس |
Zaten yeterince şey yapmıyormuşum gibi, bir de sana Yemek mi hazırlamam gerekiyor? | Open Subtitles | وكأنني لم أكتفي من مشاغلي الآن، يجب أن أحضر لك غدائك في الصباح؟ |
Hemen diz çökün ve Yemeğinizi bitirin! | Open Subtitles | أجلس على ركبتك اللعينة الان وأنهى غدائك اللعين |
Bir daha sizden Öğlen yemeği alamama fikrinden bile nefret ediyorum. | Open Subtitles | سأكره الأمر لو لم أتمكن من شراء وجبات غدائك بعد اليوم |
öğle yemeğini iptal etmeye hazırlansan iyi olur. | Open Subtitles | من الأفضل أن تكوني مستعدّة لإلغاء موعد غدائك |
Çünkü Amish'lerin telefonları yoktur, lütfen Öğlen yemeğini bitir ve tekrar kontrol etmek için aşağıya in biri resepsiyona mesaj bıramış mı diye bakmak için. | Open Subtitles | الاميشين لا يمتلكون هواتف لذا رجاءا اكملي غدائك ثم عودي وتاكدي مجددا لتري اذا ترك اي احد رسالة بلمكتب |
Bugün yemeğini masanda yersin diye düşündüm. | Open Subtitles | ظننت فقط ربما تريد أن تأكل غدائك على مكتبك اليوم |
öğle arası için çıkarsınız parkta oturuyorsunuz ve insanlar etraftadır parkta konuşuyorlardır ve bang birden başka bir mesaj duyarsınız. | Open Subtitles | أنت من النوع الذي تخرج وقت إستراحة غدائك وكنت جالسا في الحديقة وبعض من الناس هناك يتحدث في الحديقة وضجه عاليه |
Sana öğle yemeği yapmasını istemiyorsan, ona söyle. | Open Subtitles | إذا لم تريدها ان تعد لك غدائك فاخبرها و حسب |
Tamir etmek 3 yıl aldı Dün sen Yemek için gittikten sonra tamiri bitti. | Open Subtitles | لقد استغرقت ثلاث سنوات وقد انتهى منها يوم نسيتِ غدائك هنا |
Sen bir Yemek poşetindeki çıngıraklı yılanı bile bulamazsın. | Open Subtitles | أنت لا تستطيع أن تجد أفعى جرسيّة في حقيبة غدائك |
Her neyse, ben Yemeğinizi de berbat etmeden yeseniz iyi olur. | Open Subtitles | على أية حال، تمتعى ببقية غدائك قبل أن أخربه عليكي |
Aynı zamanda interneti kullanmama, Stanley'nin öğle Yemeğinizi yemesi gibi cezalar da var. | Open Subtitles | لكنا هناك ايضا مساوئ مثل عدم وجود الانترنت, ستانلي خذ غدائك |
E, Öğlen yemeğinde , üç kafalı ejderha sana sorun çıkardımı . | Open Subtitles | هل ذلك الوحش ذو الثلاثة رؤوس يقوم بتأنيبك حول فترة غدائك الطويلة ؟ |
Sanki çok önemli akşam Yemeğine hindi sandviçi yemen. | Open Subtitles | كما لو كان هناك أحد يهتم فعلاً أنك تأكل شطيرة دجاجًا رومي على غدائك |
Pekala. beslenme çantana bir parça kek koydum. | Open Subtitles | حسنا ، لقد وضعت لك كعك مكوب فى غدائك |
Ne kadar uzun süre havlarsanız, Yemeğiniz o kadar soğur. | Open Subtitles | أنت أطول الحيوانات نباحا, غدائك سيصبح باردا |
Ama hükümet olarak ben geliyorum yemeğinin %40'ını alıyorum. | Open Subtitles | ولكن ها أنا آتي الحكومة وآخذ 40% من غدائك |
Yemeğinizin geri kalanının keyfini çıkartın, olur mu? | Open Subtitles | سوف تستمتعي ببقية غدائك ؟ |