Onu etrafta taşıdığımı tuhaf ve gizemli yerlere götürdüğümü izleyeceksin. | Open Subtitles | و مراقبتي أحمله في الأرجاء، و أجرّه لأماكن غريبةٍ و غامضة. |
Kutsal görüşle etkilemeye çalışmak biraz tuhaf bir yöntem. | Open Subtitles | يا لها من طريقةٍ غريبةٍ لإرضاء الكنيسة. |
İlki tuhaf bir şekilde domuzlarla epey içli dışlılar. | Open Subtitles | ...شيئانِ في الواقع, وأولهما إنَّ لديهم علاقاتٍ غريبةٍ جداً وآراء فيما يتعلقُ بالخنازير |
Bir çocukla tanıştım... tuhaf, garip bir olaydı. | Open Subtitles | قابلت رجلـاً.. في حادثةٍ غريبةٍ جداً! |