Onu yukarı çekmek için yapılacak herhangi bir girişim ayağının bir dal gibi kırılmasına neden olabilir. | Open Subtitles | لذا أية محاولة لجذبه قد تسحقه مثل غصن الشجرة. |
"Hayır, yanılmışım. İki tarafta da dal varmış." dedi. | Open Subtitles | لا , انا كنت مخطئا لقد كان هناك غصن بالجهتين |
barış için bir zeytin dalı uzattığına inanmak bana zor geldi. | Open Subtitles | أجد صعوبة فى تصديق أنك قد جئت حاملة غصن الزيتون للسلام |
Ama ağacın dalı kırılınca beşik yere düşer ve burada yere düşmüş. | Open Subtitles | حسناً, عندما ينكسر غصن الشجرة يسقط المهد وهذا المهد قد سقط هنا |
Her taşa dokunabilseydim ağaçların her dalına ulaşabilseydim kalkıp benimle gelirlerdi. | Open Subtitles | لو أستطعت أن ألمس كل حجر أن أرتاح فوق كل غصن لقامت و أتبعتني |
Ağaç dalını nereden aldığımı ve yolun aşağısında onu nereye sürüklediğimi gösterdim. | Open Subtitles | أطلعتهم أين إلتقطت غصن شجرة وعلى امتداد الطريق والمكان الذي سحبتها إليه |
Şimdi o yoncayı senden alacağım ve üstündeki minik insanları midemde sindireceğim. | Open Subtitles | ... و الآن , حان الوقت كي أقوم أنا بأخذ غصن الهندباء و سحق جميع الأناس الصغار الذين يعيشون عليها بينما أستمتع بالغناء |
Sadece babamın kaslı elinin,benim kırılacak dal gibi olan elimi tuttuğu bir resim var,o kadar. | Open Subtitles | هناك صورة لي أنا وأبي إنها تلك الصورة تلك التي تبدو يده الكبيرة والسمينة تمسك بيدي مثل غصن هش وصغير |
Bir ağaç gövdesi, bir dal, küçük kürklü bir yaratık bırakmadan. | Open Subtitles | لا تتركوا ، لا جذع شجرة، و لا غصن و لا مخلوق بفروة. |
Muhtemelen bir parkın bankında her şeyin harika olduğunu düşünerek sızdığın bir sırada, küçük bir dal parçası nefes boruna kaçmış. | Open Subtitles | لقد استنشقت غصن صغير ربما عندما عرفت مدى إستحقاقك للتعاطي عندما كان مغمياً عليك |
Sanırım bir ağaç, bir dal falan tutup dünyada kalmaya çalışırdım. | Open Subtitles | أعتقد أنني سأمسك بشجرة أو غصن أو ما شابه لكي أبقى متصلة بالأرض |
Yine de bir gözümüz menfur planlar içinde olabilecek dal parçalarında olsun. | Open Subtitles | دعينا نبقى يقضين لاي غصن لديه مخططات مشبوهه |
Belki zeytin dalı da uzatabilir. | Open Subtitles | لو قدم لك غصن الزيتون فليكناليوميومسلام. |
Ancak yakılabilecek kuru bir ceviz dalı kadar kötü. | Open Subtitles | ملعون مثل غصن الهيكري العارية القديمة لا يصلح إلا للحرق. |
Eğer acelen varsa, sarkıtmak için bir ip veya ağaç dalı, veya herhangi başka bir şey bulabilirsin. | Open Subtitles | اذا كنت مستعجلا بهذا الشكل يمكنك أن تدلى حبلا أو غصن شجره أو أبحث عن شئ نافع تفعله |
Yoksa zeytin dalı, güvensizliğin ağaçkakanlarınca delik deşik mi edilecekti? | Open Subtitles | أم هل سيمزق نقارو الخشب الهدامون غصن السلام؟ |
Bir sivrisinek, bir dinozoru ısırdıktan sonra... bir ağaç dalına konup, ağacın özsuyunda yapışıp kalmış olabilir. | Open Subtitles | كان البعوض يحط على غصن شجرة ويعلق فى نسغها |
Ağaç dalını nereden aldığımı ve yolun aşağısında nerede kadının başına ağaç dalıyla vurduğumu ve onu nereye sürüklediğimi gösterdim. | Open Subtitles | أطلعتهم أين إلتقطت غصن شجرة و على امتداد الطريق ضربتها على رأسها بغصن الشجرة و المكان الذي سحبتها إليه |
Bu sayede bütün sesler yoncayı yardı. | Open Subtitles | و كل ضجة آل " هـو " انفجرت خارج غصن الهندباء |
Soğukkanlı bir katildi ben de onu evden alıp bir ağacın dalında astırmalıydım. | Open Subtitles | كانت قاتله بدم بارد لذا اخذتها من المنزل وعلقتها على غصن شجره |
Tüm ihtiyaçlarının karşılandığı ağaç tepelerinden oluşan bitki örtüsünde daldan dala atlamaya dirençli baş ve ayak parmakları geliştirdiler. | Open Subtitles | في غصون الأشجار. طوروا أصابع الإبهام و القدم للتأرجح من غصن إلى غصن |
Daldaki çocuk, ağacı o kadar çok seviyor ki ağacı yiyor. | TED | الولد فوق غصن الشجرة. و لأنه يحب الشجر فكان يأكله ، |
30 kattan kütük gibi düşmek. Lanet! | Open Subtitles | أجل، غصن بارتفاع 30 طابقا، تبا |