Stewie şekerleme yapıyor, Peter ve çocuklar da dışarıda. | Open Subtitles | ستيوي ياخذ غفوة وبيتر والاطفال ذهبوا خارجا |
Dört yıl geçirdikten sonra, hastaneyi o kadar iyi tanıyorum ki vizitlerden önce hafif bir şekerleme yürüyüşü yapabiliyorum. | Open Subtitles | بعد أربعة سنين أصبحت أعرف المستشفى جيداً أستطيع أخذ غفوة صغيرة بينما أمشي قبل بدء الجولات |
Ya da laboratuarda kestirmek dışında uyku uyudun? | Open Subtitles | أَو أكثر مِنْ غفوة في مختبرِكِ؟ أَنا بخير. |
Bende o kadar alışverişten sonra yorulduğum için biraz kestirmek üzereydim. | Open Subtitles | كنت سآخذ غفوة لأني كنت منهكة للغاية من رحلة التسوق تلك |
36 saatlik kod maratonundaydı. Birkaç saat kestirmeye gitti. | Open Subtitles | كان يكتب الأكواد لـ 36 ساعة لذا أخذ غفوة لمدة بضع ساعات |
Televizyon, atıştırma, kestirme. Bu tıpkı-- | Open Subtitles | التلفزيون، وجبة خفيفة، غفوة. |
Babam seksen yaşlarındayken uykusunda öleceğine o kadar inanıyordu ki sadece öğleden sonraları şekerleme yapıyordu. | Open Subtitles | والدي, في الثمانينات من عمره هو كان مقتنعٌ جداً أنه سيموت أثناء نومه هو فقط حددّ لنفسه أخذ غفوة بعد الظهيرة فقط |
Her neyse. Hastaların hepsinin durumu sabit, ben de nöbetçi doktor odasında biraz şekerleme yapacağım. | Open Subtitles | مهما يكن, كل المرضى مُستقرين لذا سآخذ غفوة صغيرة في غرفة الإستدعاء |
Biraz şekerleme yapacaksan, bahar zamanını tavsiye ederim. | Open Subtitles | أذا أردتِ أن تأخذي غفوة, أقترح عليك الجانب الأخر من السرير |
Belki bir şekerleme yapıp sonra şehre ineriz yeni sarışın erkek arkadaşınla. | Open Subtitles | ربما مجرد غفوة سريعة , ثم نكون جاهزين لغزو المدينة مع صديقك الاشقر الجديد |
Serbest oyun saati, öğle yemeği uyku, havuz, Dr. Oz, kek ve süt, ebeveynlerin alış saati. | Open Subtitles | اللعب الحر ,الغداء ,غفوة بركة السباحة , دكتور أو زي المقرمشات والحليب وقت الذهاب |
Bir uyku çek, yüzüne soğuk bir su vur ve sadece şunları tak. | Open Subtitles | خذي غفوة جيدة ، ضعي بعض الماء البارد على وجهك واذهبي للبيت مرتدية لا شيئ سوى هذه |
Şunu söylemeliyim ki yıllardır böyle güzel uyku çekmemiştim. | Open Subtitles | أقول لكم، أن هذه كانت أفضل غفوة منذ أعوام. |
Koca adamın kestirmeye ihtiyacı var, yola çıkacağım. | Open Subtitles | حسنا , الرجل الكبير يحتاج إلي غفوة لذلك سوف ارحل |
Bay Kaplan, yardımcı olmayı isterdim, ama Nikos biraz kestirme yapıyor. | Open Subtitles | (كُنت أتمنى لو كان بإمكاني مُساعدتك يا سيدة (كابلان لكن (نيكوس) في غفوة صغيرة |
Hayır, doktorunun uykuya ihtiyacı var. Onu bulmaya çalışmamı ister misin? | Open Subtitles | لا، يحتاج طبيبه إلى غفوة أتريدين منّي محاولة إيجاده؟ |
Bebek monitörümün frekansına giriyorsun bu yüzden seninkini kapatmanı istiyorum, çünkü küçük Shiloh'nun uyuması gerekli, tamam mı? | Open Subtitles | قفزت في تردد جهازي لهذا اريدك ان تفعل لأن شايلوه الصغيرة تريد أخذ غفوة |
O kadar korktum ki biraz uyuyacağım. | Open Subtitles | أَنا خائفُ جداً أَحتاجُ إلى غفوة. |
Niko'yu kızdırırsan, sonun uyumak olur. | Open Subtitles | انت مشترك مع نيكو، تنتهي به خذ غفوة وسخ. |
Tüm burada söylemeye çalıştığım ikimizden birinin biraz uyumaya ihtiyacı olduğu. | Open Subtitles | كل ما اقوله هنا ان احدنا يحتاج الى غفوة صغيرة |
Şimdi enerji depolamak için zamanı olduğu için de uykudan uyanan bebek gibi. | Open Subtitles | والان بما انها قضت وقتا قصيرا للتعافي فهي مثل طفل صغير استيقظ من غفوة |
Sen Grissom'un küvetinde en son ne zaman kestirdin? | Open Subtitles | عندما كَانَ آخر مَرّة أُخِذتَ a غفوة في حوضِ grissom؟ |
Bence bu uykulu küçük kızın kestirmesi gerek. | Open Subtitles | أعتقد هذا النعسان تحتاج البنت الصغيرة غفوة. |
kestiriyordum, seni beklemiyordum. Anlayacağın, Mildred otobüsle gitti. | Open Subtitles | لقد كنت فى غفوة, ولم اتوقعك, ان ميلدريد استقلت الحافلة |