Oh az kalsın unutuyordum, yaptığım teste göre bu parfümde alışılmadık sonuçlara rastladık. | Open Subtitles | قبل أن أنسى لقد تلقينا نتائج غير إعتيادية بخصوص منتج العطر الذي أقُوم بإختباره |
Bütün bunlara engel olmak, alışılmadık tedbirler almamızı gerektirebilir. | Open Subtitles | لمنع كل هذا الأمر ربما يتطلب تدابير غير إعتيادية |
-Hayır. Kaburgalarındaki oyuklar sıra dışı. | Open Subtitles | كلا، فالثقوب التي في أضلاعها غير إعتيادية |
- Teşekkürler efendim. Murphy'nin sıra dışı olduğunu kabul ediyorum; | Open Subtitles | شكراً لك ، أنا أعتقد بأن حالة " أليكس مورفي " كانت غير إعتيادية و لكن ليست فريدة |
Tanıdığım en müstesna kadınsın. | Open Subtitles | أنتٍ أكثر إمرأة غير إعتيادية قد عرفتها فى حياتى |
Bak, metalde gerekli incelemeleri yaptım ve sıradışı bir kalıntıya rastlamadım. | Open Subtitles | أتعلم, أختبرتذلكَالمعدن، و لا يوجد آثار لبقايا غير إعتيادية على سطحهِ. |
Mermilerin izlediği yola bakarsak, ikisinin de olağandışı bir alt açıdan ateşlendiğini söyleyebiliriz. | Open Subtitles | و بالإستناد إلى تلك المسارات، فإن كلتيهما أُطلقت من زاوية منخفضة غير إعتيادية. |
Bütün bunlara engel olmak, alışılmadık tedbirler almamızı gerektirebilir. | Open Subtitles | لمنع كل هذا الأمر ربما يتطلب تدابير غير إعتيادية |
Kaybolduktan sonraki ilk yıllarda pek çok alışılmadık arama gelmiş. | Open Subtitles | بالنسبة للسنوات الأولى بعد إختفائه كانت تتلقى مُحادثات هاتفية غير إعتيادية |
Davanın alışılmadık bir tanık listesi var. | Open Subtitles | مجموعة الشهود في هذه المحاكمة غير إعتيادية |
Serverda herhangi bir alışılmadık giriş denemesi gözüküyor mu? | Open Subtitles | هل أظهر الخادم أى مُحاولات إتصال غير إعتيادية ؟ |
alışılmadık bir göreviniz var Teğmen. | Open Subtitles | لديك مهمة غير إعتيادية ، أيها الملازم |
Sana geçen hafta NCIS'in baktığı alışılmadık vakadan bahsetmek istiyorum. | Open Subtitles | أود إخبارك بشأن قضية غير إعتيادية الأسبوع الماضي(ncis) قد واجهتها |
Bu bölümde, son zamanlarda keşfedilmiş yeni, acayip ve sıra dışı tüylü dinozorlara bakacağız. | Open Subtitles | الــتنانــين ذات الريـــش في هذه الحلقة، سـنشاهد ديناصوراتٍ عجيبة غير إعتيادية مكسوَّة بالريش تم إكتشاف العديد منها حديثاً |
Sırada, sıra dışı inisiyatif ve mükemmeliyet için verilen Övgüye Layık Sivil Hareket Ödülü var. | Open Subtitles | -الجائزة التالية ... هي جائزة تقدير الخدمة المدنية لإظهار روح مبادرة غير إعتيادية ونمط ممتاز. |
Sinornithosaurus'un dişlerinde boylu boyunca uzanan, sıra dışı kanallar bulduk. | Open Subtitles | عثرنا أن سنَّ الـ(ساينورنيثوصوراس) لديه شقوقاً مميزة و غير إعتيادية بـطوله |
- Tanıdığım en müstesna kadınsın. | Open Subtitles | أنت أكثر إمرأة غير إعتيادية قد عرفتها فى حياتى |
Ve Kigali'de, bu iki şey yaparak iki buçuk yıl kadar yaşadım, ve bu hayatımdaki sıradışı bir dönemdi. | TED | ولذا، فقد عشت في كيغالي حوالي سنتين ونصف، أفعل هذين الشيئين، وقد كانت أوقاتاً غير إعتيادية في حياتي. |
Bu korku ile ilgili en sıradışı şeylerden birisidir. | TED | هذا أمر من الأمور التي تعتير غير إعتيادية عن الخوف |
Yumurta haşlamak aslında sıradışı bir pişirme sürecidir. Çünkü proteinlerin şekil alma ve birbirleriyle bağ kurma tarzını değiştirmesine rağmen aslında onların kimyasal kimliklerini değiştirmiyor. | TED | سلق البيضة هو في الواقع طريقة غير إعتيادية للطهي لأنها بالرغم من تغييرها لشكل البروتينات طريقة تشابكها، هي لا تغيير من تركيبها الكيميائي |
- olağandışı bir hareket yok ama eski hareketlerini inceliyorum. | Open Subtitles | -لا يوجد مطابقات غير إعتيادية ، لكني أتحقق من النشاط السابق. |