Tıbbın ucuz ve çok etkisiz olduğu bir dönemdi. | TED | كان الوقت التي كانت الأدوية فيه رخيصة و غير فعالة أبداً |
Biz bu konuda ne yapabiliriz? Hükumet etkisiz kalmıştır. | TED | ماذا يمكننا أن نفعل حيال هذا؟ وقد ثبت أن الحكومة غير فعالة. |
Fakat dünyanın diğer en büyük pazarına bakarsanız sağlanan korumanın gerçekten etkisiz olduğunu görürsünüz. | TED | لكن إذا ألقيتم نظرة على أكبر سوقين آخرين في العالم، يتضح بأن الحماية التي قدمت هي في الواقع غير فعالة. |
Devletin verimsiz olduğu, çok çürük ve düzeltilemez olduğu gerçeği ya da düşüncesi ile kolayca teslim olabiliriz. | TED | نستطيع بسهولة الاستسلام للحقيقة او للتفكير بأن الحكومة غير فعالة أبدًا وفاسدة جدًا ولا يمكنُ إصلاحها. |
arabaları ağır inşa etmemiz halinde, hem tehlikeli hem de verimsiz olmaktadırlar | TED | في حين اننا لو جعلناها ثقيلة، فستكون عدائية و غير فعالة |
Bu özel ayakkabılar pek işe yaramıyor Irv. | Open Subtitles | ايرف" هذه الأحذية الخاصة غير فعالة |
Eğer Lotan'a planımızdan bahsedersen plan etkisiz hale gelecektir. | Open Subtitles | إذا حذرت لوتان من خطتنا ستثبت أنها غير فعالة |
...ama ne kadar çok vurursak o kadar çabuk bu silahlar etkisiz hâle gelecektir. | Open Subtitles | و لكن كلما قمنا بالمزيد من اطلاق النار ، زاد إحتمال أن تصبح هذه الأسلحة تصبح غير فعالة |
Bir Scarab için etkisiz olabilir. | Open Subtitles | بالنسبة لخنفساء واحدة هذه الإستراتيجية ستكون غير فعالة. |
Ve besin elde etmek için inanılmaz etkisiz bir yöntem. | Open Subtitles | وهو وسيلة غير فعالة بشكل لا يصدق لإنتاج الغذاء. |
Aynı işe yaramaz, etkisiz şeyleri yapmaya devam edemem. | Open Subtitles | لا يمكن أن تستمر في فعل نفس، الأشياء غير فعالة عديمة الفائدة. |
Yani º/º3 tamamen etkisiz. | Open Subtitles | ولكن غير فعالة في 3٪ من الحالات |
Benim tek gördüğüm bir sürü etkisiz gösteri. | Open Subtitles | كل ما أراه هو قرارات غير فعالة |
Verileri devletin parası ile ve vergilerle toplayan ve sonra az bir miktar kar ile bir bakıma verimsiz bir Gutenberg yoluyla çalışan Dünya Bankası'nın tersine... | TED | شكرا جزيلا. على العكس تماما من البنك الدولي الذي يجمع المعلومات باستعمال مال الحكومات, أموال الضرائب, ثم يبيعها ليحصل على قليل من الأرباح بطريقة غير فعالة وعلى منهج غتنبرغ |
Şimdi benimle hayal edin, elinizde halletmeniz gereken bir iş varsa - başka alternatifiniz yoksa - ve bu iş verimsiz, karmaşık ve çok çok yavaş işliyorsa. | TED | تخيلوا معي الآن إذا كان لديكم مهمة وعليكم تنفيذها -- وليس لديكم أي خيار آخر -- وكانت هذه المهمة غير فعالة ومعقدة وبطيئة جدًا جدًا. |
Eğer devletin raporları örtbas edip, uzaylıların getirdiği bilimsel bilgiyi kendine saklama gibi bir komplosu var ise bunun çok verimsiz bir politika olduğu görülüyor. SETI projesi kapsamındaki detaylı araştırmaya rağmen, | TED | فإذا كان هناك مؤامرة حكومية لحجب هذه التقارير و الابقاء علي المعرفة العلمية التي يأتي بها الكائنات الفضائية لنفسها، فإنه يبدو ان هذه السياسة الغريبة غير فعالة حتى الآن. بالإضافة إلي ذلك وبالرغم من أبحاث مشروع SETI المكثفة |
İşe yaramıyor işte. | Open Subtitles | إنها فقط غير فعالة |
Antibiyotikler işe yaramıyor. | Open Subtitles | المضادات الحيوية غير فعالة. |