Bize verdiği görev birkaç yıl öncesine kadar inanılmaz bir görevdi. | TED | منحنا تحدياً كان غير قابل للتصديق في بضع سنوات سابقة. |
Yani en inanılmaz oyunculuk işleri. Aslında onu bir gerizekâlı sanıyordum. | Open Subtitles | أعني شغل بالوكالة غير قابل للتصديق إعتقدت في الحقيقة بأنّه كان غبي |
CIA'deki dostumuz da, anlattığı hikaye kadar inanılmaz. | Open Subtitles | صديقنا من وكالة المخابرات المركزية حول غير قابل للتصديق كقصّته. |
Bütün bu olay inanılır gibi değil. | Open Subtitles | أنت تعلم هذا الأمر برمته غير قابل للتصديق. |
İnanılmazsın. | Open Subtitles | أنت غير قابل للتصديق. |
Bu inanılmaz, üç defa,ona üç defa söyledin. | Open Subtitles | هذا غير قابل للتصديق ثلاث مرات، ثلاث مرات أخبرتها |
Nick Marshall'ın dışında herkes... inanılmaz, sadece o göz teması kuruyor. | Open Subtitles | غير قابل للتصديق ، الوحيد الذي ينظر لعيني مباشرة |
O kadar inanılmaz akıl almaz bir şey ki onu bilmek tüm dünyaya yeniden bakmak demek. | Open Subtitles | الشيء ذلك غير قابل للتصديق جدا، مدهش جدا، الذي لمعرفته ل إنظر إلى كامل العالم ثانية. |
Geçit sisteminin bu kadar ilkel birileri tarafından deşifre edilmiş olmasını inanılmaz buluyorum. | Open Subtitles | أجد ذلك غير قابل للتصديق أشخلص بدائيون مثلكم حلو نظام البوابة |
Burası tıka basa dolu bir hippi kulübü adamım. İnanılmaz. | Open Subtitles | انه ممتلئ نادي الشاب المحترف غير قابل للتصديق |
- Bu inanılmaz. - Bu kadar sıcağı kim sevebilir ki? | Open Subtitles | هذا غير قابل للتصديق, كيف يعقل ان يحب اي شخص هذه الحرارة؟ |
Bu inanılmaz, o Grechen Kontrobias'tı. | Open Subtitles | نعم،هذا غير قابل للتصديق. تلك كَانت جريتشين كونستربياس. |
Sana anlatacaklarım, inanılmaz gibi görünebilir ama ... ben Sektör 2814'ün Yeşil Fener'iyim. | Open Subtitles | ٍاخبر شيئ غير قابل للتصديق لكن يجب أن تصدق أنا هو الفانوس الأخضر من قطاع 2814 |
Bir atışı bile kaçırmadı. Bu inanılmaz bir şey. | Open Subtitles | الرجل لم يضيع ولا ضربة ذلك غير قابل للتصديق |
Sanki gökler tutuşmuş sanki gösteriyi bizzat Tanrı idare ediyormuş gibi. Başladı ve inanılmaz. | Open Subtitles | كما لو ان السماء اشتعلت بدأ بأنه غير قابل للتصديق |
Daha ayakları yere basan bir yöne gitmeye çalışsam da mizahi olarak inanılmaz durumlara varıyorum. | Open Subtitles | حاولت التوجه بإتجاه أكثر إلتزاماً و لكنني مع ذلك إنتهيت بموقف هزلي غير قابل للتصديق |
Bu inanılmaz olay evsizlerin bulunduğu 6. caddede gerçekleşti. | Open Subtitles | حدث غير قابل للتصديق حدث في ملجأ للمشردين في الشارع السادس. |
ne kadar inanılmaz göründüğünü düşünüyorsundur. | Open Subtitles | مهما ظننت أنّ كلامك سيبدو غير قابل للتصديق |
İnanılır gibi değil. | Open Subtitles | غير قابل للتصديق. |
İnanılmazsın. | Open Subtitles | أنت غير قابل للتصديق. |