"غير مشروط" - Translation from Arabic to Turkish

    • koşulsuz
        
    • kayıtsız şartsız
        
    Çünkü kısa olduğu kadar özdü babam beni koşulsuz sevdi. Open Subtitles لأنه بقدر ما كانوا مختصرين والدي منحني حبا غير مشروط
    onu tedavi ediyoruz. bu arada bu tedavi sürecinin tamamen koşulsuz olduğunu belirtmek isterim. Karşılık verme esasına dayalı değil. TED يتم تزويده بالعلاج, و أريد أن اؤكد هنا أن العلاج غير مشروط بالمرة. بدون أي مقابل.
    Sevgisi her şey olabilir ama koşulsuz değil, ve çoğu kez de sevgi bile değil. Open Subtitles حبهُ بعيد من أن يكون غير مشروط و غالباً ليسَ حُباً
    Sevecenlik, ki ben bunu kayıtsız şartsız âşk olarak tanımlıyorum Jedi hayatının merkezi. Open Subtitles المحبة ، وهي ما أحدده بأنه حب غير مشروط فهي أساسية في حياة الجيداي
    Bunu sana bildirmekten üzüntü duyuyorum ama sana olan sevgim kayıtsız şartsız. Open Subtitles أنا آسفه لاعلامك أن حبي لك حب غير مشروط.
    Ama bu acıya birlikte karşı koyacak, ve onu koşulsuz aşkla azaltacak iki ruh. Open Subtitles و لكنها قصة روحين تواجهان هذا الألم معاً و تقضى عليه بحب غير مشروط
    Diğer bir deyişle, şu anki gücümüz koşulsuz ani teslim oluşumuzun sonucudur. Open Subtitles بمعنى آخر, السلام الذي نعيشه الآن هو نتيجة استسلام غير مشروط
    Bunlar koşulsuz elde edilir. Open Subtitles أَو حبّها، يفترض بكل هذا أن يكون غير مشروط
    Belki öyle ama, ben bir annenin sevgisinin koşulsuz olduğunu... ve o sevgiyi sonradan kazanmayacağını, korumak için de bir moda şirketi kurman gerekmediğini biliyorum. Open Subtitles ربما لا، لاكنني أعرف أن حب الأم غير مشروط وليس بالضرورة أن تحصلي عليه بإنشائك لعلامة تجارية
    Biraz keyifsizdi, ama seni hâlâ koşulsuz seviyorum. Open Subtitles لقد كانت في مزاج مناسب لكنني ما زلت احبها بشكل غير مشروط
    Seni koşulsuz sevdiğimi söylüyorum, güzelsin diyorum. Open Subtitles أقول لك أن عشقي لك غير مشروط أقول لك أنك جميلة..
    Müritleri, Grimm'in koşulsuz kabullenme ilkesinin kendi amaçsız hayatlarında aradıkları amacı temin ettiğine inanıyorlar. Open Subtitles أتباعه يعتقدون إن إنجيل غريم فيه قبول غير مشروط يوفّر لهم رؤية حياتهم اللامعنى لها في الجهة الأخرى
    Ama bu tuhaf görünüşlü ufaklık bana baktığında ilk kez koşulsuz sevgiyi hissetmiştim. Open Subtitles ولكن عندما قامت تلك الغريبة بلنظر إلي كانت المرة الأولى التي شعرت بها بحب غير مشروط
    Çocuklar için koşulsuz destek... Hı-hı. ... Ve asla sık gösterir. Open Subtitles ...دعم غير مشروط لأطفالك و لا تظهر أبداً بأن لديك مفضل
    Ama Bajirao'nun Mastani'yi koşulsuz sevdiğini hatırlatırım sana anne. Open Subtitles لكن تذكرى يا امى حب باجيراو ل ماستانى غير مشروط
    Görüyor musun, tüm ihtiyacım olan bu koşulsuz bir sevgi-- oh, Tanrım, sıçtım batırdım! Open Subtitles هذا كل ما أردته حب غير مشروط رباه لقد افسدت الامر
    Teslim olursanız size koşulsuz af sunmakla yetkiliyim. Open Subtitles استسلموا، ومسموح لي بأن أعرض عليكم، عفواً غير مشروط
    Amerikalıların kayıtsız şartsız teslimiyet gibi önemsiz bir şeyin iyi bir savaşı engellemesine izin vermeyeceğini biliyorum. Open Subtitles أعرف أن الأميركيين لم يكونوا ليدعوا شيئاً تافهاً كإستسلام غير مشروط ليقف في طرق حرب جيدة
    *Berlin kayıtsız şartsız teslim olmalı. Open Subtitles يجب أن توقع برلين استسلاما غير مشروط
    "hayatı ve hayatın getirdiklerini kayıtsız şartsız kabul etmek hariç." Open Subtitles ... بإستثناء قبول غير مشروط للحيــاة ومـا تجلبه

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more